25 KASIM’DA SUSMA HAYKIR; “İSYAN VAR, İSYAN!”
Kadınlar olarak bu 25 Kasım’da da, kadın cinayetlerine, her türden şiddete, yoksulluğa ve haklarımıza dönük saldırılara karşı, daha da güçlenen bir mücadele ve dayanışma ile isyanı kuşanıyoruz.
1930’dan 1961’e kadar Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne başkaldıran Mirabel kardeşlerin (Patria, Minerva ve María Teresa), diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü 25 Kasım, kadına yönelik erkek şiddetinin devlet şiddetiyle nasıl iç içe geçtiğini, kadınlara yönelik devlet şiddetinin tüm toplumu boyunduruk altına almak için nasıl bir araç olarak kullanıldığını açığa çıkartan bir gün. Ama; aynı zamanda kadınların mücadelesinin, diktatörler deviren, toplumsal mücadelenin kaldıracı olduğunu da gösteren bir gün. 61 yıl önce Mirebal kardeşlerin verdikleri mücadeleyi, dünyanın dört bir yanından sahiplenen kadınlar olarak, bugünü her türden şiddete karşı mücadele ve dayanışma günü olarak karşılıyoruz.
Pandemide, kadına yönelik şiddet yükseldi;
Tüm dünyayı iki yıldır etkisi altına alan pandemi, halkın bütün yaşam alanlarını olumsuz etkilerken, kadını ve kadına ait yaşam alanlarını çok daha derinden etkiledi. Pandemi bahanesiyle AB ülkelerinde tekellere yapılan yardımlar, şimdi zamlarla halktan geri alınmakta. Gıda, barınma, enerji gibi en temel ihtiyaçlarda, enflasyon yakıcı bir şekilde hissedilirken, işçi, emekçi ve emekli ücretlerine 0 zam uygulamasıyla halkın alım gücü düşürüldü, yoksullaştırıldı… Mutfaktaki yangını söndürmek, ev halkının ihtiyaçlarını karşılamak için mucizeler yaratmak kadınlara düşmekte.
Pandemi sürecinde esnek ve evden çalışma sistemi kadınlar üzerinden daha da yaygınlaştırılarak, kadınların yükleri ağırlaştırıldı, emekleri daha da görünmez oldu.
Göç ve Cinsiyete Dayalı Ücret Açığı
İstanbul Sözleşmesi, birçok Avrupa ülkesi tarafından imzalanıp yürürlüğe sokulmuş olsa da; özellikle göçmen kadınlara yönelik maddelerinin hayata geçmesi hükümetler tarafından engellenmektedir. Sözleşmede göçmen kadınlarla ilgili bölümlere çekince konarak, göçmen kadınların sınır dışı edilmemek için aile içi şiddete boyun eğmelerinin, mülteci yurtlarında maruz kaldıkları cinsel/ fiziksel şiddete sessiz kalma zorunluluğunun, toplumun ötekileri ve ırkçıların günah keçisi olmalarının yolu açılmakta. Sözleşmenin ön gördüğü “cinsiyet bilinciyle şiddetin önlenmesi” çalışmaları, neredeyse hiç bir Avrupa ülkesinde mevcut değil.
Hemen bütün AB ülkelerinde genç üretici güçlere duyulan ihtiyaç, mültecilerle ucuz iş gücü olarak karşılanmakta. Özellikle bakım ve sağlık gibi hizmet sektörlerinde, mülteci ve göçmen kadınlar %40 lara varan ücret farkıyla çalıştırılmakta. Böylece cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğine, göçmen – yerli ücret eşitsizliği de eklendiğinde yine en fazla kadınlar madur edilmekte.
Sistemin yarattığı bütün bu eşitsizlikler kadınlara şiddetin çeşitli türevleri olarak geri döndüğünden, kadın katliamlarının çetelesi tutulamaz bir hal aldı. 2021’in Eylül ayı sonuna kadar Almanya’da 103 kadın, biri bebek 20 çocuk en yakınlarındaki erkekler tarafından katledildi, 120 kadın ve 6 çocuk, şans eseri ölümün kıyısından döndü. Fransa’da 95, İtalya’da 75, Avusturya’da 25, İsviçre’de 24, İspanya’da 20, Belçıka‘ da 17 kadın katledildi. Ama biliyoruz ki; bu veriler buz dağı’nın sadece görünen yüzü. Pandemi sürecinde tekellere milyarlarca avro yardım yapılırken, kadın barınma evlerinin yenilerinin yapılması, gerekli önlemlerin alınması yeterince gündem bile olmadı.
Kadına Yönelik Her Türden Şiddet Artarken, Kadınların Mücadelesi de Büyüyor…
Pandemi bahanesiyle susturulmuş, sindirilmiş bir toplum yaratmaya çalışan emperyalistlere ilk cevap kadınlardan geldi… Egemenler “evde kal” çağrılarıyla kadınları tekrar evlere kapatmaya çalışırken, dünyanın dört bir köşesinden kadınlar; “Krizinizin faturasını biz ödemeyeceğiz! Kadınlar; sokağa, isyana” diyerek çağrı yapmışlardı. Böylece pandeminin yarattığı kriz; uluslararası kadın dayanışmasının büyümesine vesile olurken, aynı zamanda direnişçi kadınlar topluma cesaret aşıladılar.
Bu 25 Kasım’da da Yeni Kadın olarak; kadınların isimlerinin yaşadıkları şiddetle değil, başarılarıyla ve yarattıkları değerlerle haber olduğu bir dünya için, bütün kadınları sokağa, taleplerimizi haykırmaya, haklarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Kadınların örgütlü mücadelesiyle kazandığı hakları, pandemi bahanesiyle elimizden almaya çalışanlara inat, SOKAĞA, İSYANA!
- Kadınlar Direniyor, Mücadele Büyüyor!
- Jin, Jîyane Jiyan berxwedane!
- Kadın Yaşamdır, Yaşam Direniştir!
Bildirileri İndirmek İçin Tıklayın:
Kaynak: Avrupa