KÖŞE YAZISI | 07.10.2020 | ÖZDEN ÇİÇEK: ”Sennur Sezer’le Şiir Gündemi”
… Bilin ki gün ağarırsa sevdadandır
Sevdadandır dallar çiçeklenirse
Ve endişe bir gün sevdasız kalmaktandır…
Sennur Sezer
Şiir sanatı bireyden topluma, toplumdan bireye dönüşümün bir görüntüsü olsa da sonuç olarak insanlık tarihinin izdüşümlerini bağrında taşır. Toplumsal üretim ilişkileri, siyasal oluşumlar, kültürel dönüşümler ve sanatsal gelişmeleri de gösteren yanıyla, diğer sanat dalları için söylememiz gerekeni şiir sanatı içinde söylersek; şiir sadece şiir değildir!..
Gündelik dille şiir yazılamacağı gibi kendisini sürekli yenileyen, geniş kelime hazinesine ihtiyaç duymasıyla beraber yeni şeyler de söyler/söylemelidir. Soyutlama sanatı şiir; diğer sanat dallarıyla ilişkili olmasının yanında, şiir yazarı elbette heykel ve resim görmek, müzik dinlemek, film izlemek… gibi etkinliklerde bulunurken ve doğası gereği okumak o ` nun en büyük uğraşısı olmalıdır. Sanıldığının aksine şairlik nerde sabah orda akşam tarzında bir yaşam asla değildir; aksine hayata karşı sorumluluğu omuzlarında taşıyabilmektir. Gündelik hayatın içersinde öyle bir an gelir ki o an ` ı şiir diliyle anlatırken, ozan sorumluluğuyla hayatı yeniden insana anlatmaktır.
‘Ozan olmayı denemek, ömrün sonuna varacak bir maratona başlamak demek. Üstelik bu maratonda, yalnızca kendinizle yarışacaksınız. Kendinizden önce neler yapıldığını bileceksiniz. Dünyaya ozan olarak bakmayı öğreneceksiniz…’
Şiir yazmayı kendine iş ya da uğraş olarak seçen genç ozanlara ve edebiyat ilgilisi herkese seslendiği Şiir Gündemi* adlı deneme kitabındaki yazıları vesilesiyle Sennur Sezer ` i ölümünün beşinci yılında hatırlamak gerekti. Üstelik okura, sorgulama ve düşünmeyi salık veren yaklaşımıyla kaynak bir eser bırakmış olması nedeniyle oldukça önemlidir.
12 Haziran 1943 yılında Eskişehir ` de dünyaya gelen şair, ilk şiirini lise yıllarında yayımladı ve ilk şiir kitabı Gecekondu 1946 yılında okuyucu ile buluştu. 1965 yılında Varlık Yayınları ` nda editörlük yapmaya başladı ve ardından ikinci kitabı Yasak yayımlandı. 1967 yılında yazar Adnan Özyalçıner ile evlendi. Yazı ve şiirleri başta Evrensel Gazetesi ve Evrensel Kültür Dergisi olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelerde yer almasının yanı sıra, yine çeşitli yayınevlerinde editör ve metin yazarlığını sürdürdü. Sennur Sezer yazdığı on iki şiir kitabı, çocuklar için yazdığı şiirlerin dışında, öykü ve deneme kitaplarıyla da üretken bir bilinç işçisiydi. 7 Ekim 2015 yılında aramızdan ayrılan Sennur Sezer şiir ve yazılarında özgürlük, eşitlik, sömürüsüz bir dünya özlemini her defasında dile getirirken slogancı bir dile de düşmeden yazma çabası yürütmüştür. Cinsel, ulusal ve sınıfsal baskı altında yaşayan kadınların sesi olmaktan da geri durmayan Sennur Sezer; X Artı 1, Kenger, Gülo, Boşnak Gelini gibi şiirleriyle kadın sorununa değinir.
Kadınlar ki yoklukları fark edilir olsa olsa.
Kadınlar, bir yazma, bir renk, bir devinim…
Kültür emperyalizmi karşısında mücadele yürüten kadınlara adadığı Kirlenmiş Kağıtlar adlı kitabında kadınların görünmeyen emeğine işaret eder. Sennur Sezer şiirlerinde emekçilerin yaşam koşullarından söz ederken bir olmak, mücadele etmek ve umuttan ille de dem vurur. Yaşamı boyunca ezilenlere, yoksullara ses olmayı amaç edinmiş bir sevgi işçisidir aynı zamanda.
Şiir Gündemi adlı kitabında şiir sanatının ne olduğu ve şiirin nasıl yazılacağına dair görüşlerini sıraladığı makaleleri ile pek çok konuda yerli yerinde ve önemli belirlemelerde bulunur. Bunların hepsine yer vermek yazının sınırlarını aşacağından, öne çıkan bazı görüşlerini sıramak mümkün. Sennur Sezer öncelikle şair/sanatçı ile işçi arasında bağ kurarak, toplumsal yaşamın üretiminde işçinin sorumluluğu neyse şairin/sanatçının da bundan farklı olmadığını, hatta sanatçının disiplinle kuşanmış bir hayatı yaşamasından söz eder ve bu nedenle yaşama karşı disiplinsizliği asla kabul etmez. Şiirin kelimelerle oynayarak oluşmayacağını belirtirken, rastgele yan yana getirdiğimiz ve akustik duyuma denk gelen kelime dizisine de şiir denemeyeceğini söylüyor.
Şiirde biçim ve uslup konusunda olabildiğince farklı şiirleri incelemenin yanı sıra bu alanda yazılmış kaynaklardan da haberdar olmak gerektiğini, şiir de nihayetinde yazdıkça gelişen, dönüşen bir biçim ve içerik kazanacağını söylüyor. Şiirde anlam sorunu Sennur Sezer ` i meşgul eden konuların başında geliyor. Şiirin insani ve yaşamsal tadlar araması ve de taşımasını isteyen bir tutumla elbette toplumsal gerçekçilikle kendisini besleyen bir anlayışa sahip olmasından bahsediyor. Sözcük sanatı şiir; masa başında yazılsa da kaynağını yaşamdan aldığını, iyi şair olabilmenin yolunun iyi bir okur olmaktan geçtiğini söyler. Ayrıca müzisyen birinin ses sistemi, ton bilgisi, entonasyon, müzik tarihi… gibi konulardan haberdar olması ne kadar gerekli ise, şair ya da şair adayının da dize, ses, uyum, mecaz, uyak, ölçü gibi konuları bilmesinin gerekli olduğuna sanırız kimse itiraz edemeyecektir. Hatta bütün bunları bilmek sanat ilgilisini sıradanlıktan kurtarmaya da bilir, sanatta özgün olabilmek belki de sanat kuramcıları için en önemli konuların başında geliyor.
‘Bir sanat eserinden eski diye söz ediyorsak, onun döneminde de çağdaş olmadığını varsayabiliriz. Sanat eserinin biçimindeki eskilik içeriğini etkilememeli. Fuzuli, Karacaoğlan, Yunus Emre bugün kullanılmayan ölçülerle yazdılar ama eskimediler…Yıpranmış imgelerden kaçındığımız gibi ‘pek moda’ imgelerden de kaçının.’ Kültürel birikim bir şair için öncelikle iyi bir okur olmasından geçiyor, bu anlamıyla antoloji okumaları oldukça önemlidir, Sennur Sezer ` in, ‘Edebiyatı ciddiye alın, hiç olmazsa okur olarak!’ uyarı sözü oldukça yerindedir.
Şiir yazan kişi yaşamdan damıttığı kimi insan hallerini tarif edebilmek için tarih, psikoloji, siyaset, sosyoloji, matematik gibi alanlardan destek alıp kendi bakış açısını oluştururken düşünmenin en önemli alanı felsefeden daha fazla beslendiğini biliyoruz. Öyle şairlerle rastlaşırız ki, felsefi metin gibi karşımızdan duran şiirleri vardır, felsefeciler içersinde de sıkı şiir yazanları da biliriz. Bu anlamıyla şiir ve felsefe birbirine en yakın iki alan gibi durur.
Sennur Sezer, sanat ürünleriyle sanatçı adaylarını yarışmalarla meşgul etmek de ayrı bir konu olmakla birlikte yarışmalardan çıkan sonucun pek de önemli olmadığını söyler, hatta bu yarışmalar para bile kazandırsa da değeri artıran bir işleve sahip olmayacağı görüşündedir. Değer ancak söylenen sözün biçim, içerik, uslup ve anlamın okuyucuyla buluşması ve yarına bıraktığı izle anlaşılır yaklaşımını Oktay Rifat ` ın cümlesiyle tamamlamak gerekirse; ‘şairini ve okuyucusunu var eden şiir, gerçeği de yeniden oluşturup tanımlamalıdır.’
Sennur Sezer ` in İzi Kalsın kitabının Önsözü ` nde belirttiği gibi; ‘İnsan yaşadığı çağdan sorumludur… Hayır demeyi öğrenir bu yüzden haykırır: Hayır, hayır, hayır! Karşı koy haksızlığa. İzi kalsın.’
Bugün ve yarına da izi kalacak olan, şiirin emek yüzü ve bilinç işçisi Sennur Sezer bizlerle!..
KAYNAKÇA
*Şiir Gündemi, Sennur Sezer, Denemeler, İnsancıl Yayınları, 1995, İstanbul
– İzi Kalsın, Sennur Sezer, Şiir, Evrensel Basım Yayın, 2011, İstanbul
-Kirlenmiş Kağıtlar, Sennur Sezer, Şiir, Evrensel Basım Yayın, 2013, İstanbul
Özden Çiçek
04.10.2020 / Hannover
The post Sennur Sezer’le Şiir Gündemi | ÖZDEN ÇİÇEK first appeared on ATİK Online.
Kaynak: Avrupa