OHAL KHK`ları ile bir gecede, mesleklerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça`nın Açlık Grevi eylemleri sürecine dair ATİK Konseyi bir değerlendirmede bulundu. Değerlendirme şu şekilde;
15 Temmuz “darbe girişimi”ni, R.T.Erdoğan “Allahın lütfu” diye değerlendirmişti. Daha o zaman, artık Türkiye ve T.Kürdistanı’nda iyi şeylerin olmayacağını anlamıştı Türkiye ve T.Kürdistanı halkı… 15 Temmuz sonrası hiç vakit kaybetmeden OHAL (olağanüstü hal) ilan edildi.. Gezi Direnişi ve 7 Haziran seçimlerini bir türlü içine sindiremeyen R.T.Erdoğan ve şürekası AKP, 7 Haziran seçimlerinden sonra başta T.Kürdistanı olmak üzere, tüm halkı katliamlarla terbiye etmeye çalıştı. Katliamları ve haksız/ hukuksuz işleri rahatça meşrulaştırabilmek için, 15 Temmuz “darbe girişimi” “Allah’ın lütfuydu”, bunu değerlendirmeliydiler.. . Hemen akabinde TBMM, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verdi. Ve son bir yıl içinde 150.000’in üzerinde akademisyen, kamu emekçisi, bir gecede çıkartılan haksız/ hukuksuz OHAL KHK’ları ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmamasına rağmen, yıllarca verilen emekler çöpe atılarak mesleklerinden ihraç edildiler, işsiz bırakıldılar, en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellendi.
KHK larla ihraç edilen kamu emekçileri, aileleriyle birlikte zor koşullara mahkum edildi. Bu durumu kabullenemeyen, çaresizliğe düşen 50 civarında insan intihar etti…
Kızılay’da bir direnişin öyküsü; “İŞİMİ GERİ İSTİYORUM”
Bu hukuksuzluğa ve adaletsizliğe maruz kalanların bir kesimi çeşitli eylemliliklerle kamuoyu yaratmaya, itirazlarını dillendirmeye çalıştı. Referandum oylamalarında küçümsenmeyecek bir kesimin HAYIR demesi, bu itirazların göstergesiydi de…
Selçuk Üniversitesi’nde araştırma görevlisi iken açığa alınan akademisyen Nuriye Gülmen, 9 Kasım 2016 günü saat 12:30’da Ankara Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yaptığı basın açıklaması ile, “Kendisi ve binlerce devrimci demokrat kamu emekçisi adına oturma eylemine başladığını ilan” etti.
Oturma eylemine saldıran polis, Gülmen ile beraber kendisine destek verenleri gözaltına aldı. Böylelikle Nuriye Gülmen ile başlayan, ardından kendisi gibi KHK mağdurları olan Semih Özakça, Esra Özakça, Acun Karadağ, Veli Saçılık’ın katılımı ile gündemde yerini alan oturma eyleminden açlık grevine evrilen ‘İŞİMİ GERİ İSTİYORUM’ eylemi başlamış oldu.
Gözaltılar ve polis saldırılarına rağmen büyüyen direniş;
Oturma eyleminin ilk günlerinde her gün gözaltına alınan Nuriye Gülmen, serbest bırakılmasının ardından ertesi sabah yeniden alana gelerek açıklamasını ve eylemini sürdürmeye devam ediyordu. Bu sırada bir başka KHK mağduru Sosyal Bilgiler öğretmeni Acun Karadağ, son görev yeri olan Ortaokulun önünde oturma eylemi başlatacağını ilan etti ve eyleminin ilk gününde polis müdahalesi ile gözaltına alındı.
17 Kasım’da, açığa alınan öğretmenler Semih Özakça ve Esra Özakça da ‘Biz kazanacağız!’ sloganı ile oturma eylemine başlayacaklarını ilan ettiler ve ilerleyen günlerde Gülmen ve Özakça, Yüksel Caddesi’nde direnişlerini birleştirdiler.
5 Temmuz 2000’de devletin Burdur Hapishanesi’ne gerçekleştirdiği “Huzur operasyonu”nda sağ kolunu kaybeden ve yıllar sonra da, sosyolog olarak çalışırken KHK ile ihraç edilen Veli Saçılık da kendilerine katıldı.
Yüksel Caddesi’ndeki eylemlerine devam eden Nuriye Gülmen, Semih Özakça, Esra Özakça, Veli Saçılık, Acun Karadağ neredeyse hergün polis saldırılarında darp edilmelerine, gözaltına alınmalarına rağmen her sabah İnsan Hakları Anıtı Önüne gelerek oturma eylemlerine ısrarla devam ettiler.
Direnişin ikinci aşaması olarak AÇLIK GREVİ
Nuriye Gülmen Ocak ayında katıldığı bir söyleşide, taleplerini devletin dikkate almamaya devam etmesi halinde açlık grevine başlayabileceklerini söylemişti.. Mart başında bir başka söyleşide ise, 11 Mart’ta açlık grevine başlayacaklarını ilan ettiler.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, direnişlerinin 120. günü olan 9 Mart’ta, TBMM’de milletvekilleri ile basın açıklaması yaparken, gözaltına alındılar. Bunun üzerine 11 Mart’ta başlatacaklarını duyurdukları açlık grevini, gözaltına alındıkları gün başlattılar. 5 gün gözaltından sonra, mahkeme adli kontrol talebi ile serbest bıraktı..
Gözaltında başlattıkları açlık grevini, serbest bırakıldıktan sonra Yüksel Caddesi’nde 24 saatlik nöbet ile devam ettirdiler. Hemen hergün polis saldırısına, darp ve gazlara maruz kalıyorlar, sık sık gözaltıma alınıyorlar ama her defasında Yüksel caddesine tekrar gelerek eylemlerini sürdürüyorlardı.
Tüm saldırılara rağmen Yüksel Caddesi’nde devam eden açlık grevinin 60. gününden itibaren, kamuoyunda yoğun bir duyarlılık oluştu. Türkiye’nin birçok ilinde dayanışma eylemleri gerçekleştirilirken, İnsan Hakları Anıtı önünde de yoğun bir kitle ile basın açıklamaları, dayanışma eylemleri düzenleniyordu. Farklı şehirlerden gelen ve KHK ile işlerinden ihraç edilen akademisyenler, kamu emekçileri ve eğitimciler Gülmen ve Özakça’nın durumuna dikkat çekmek ve KHK ları protesto etmek için açlık grevine girmeye başladılar. HDP ve CHP milletvekilleri, sanatçılar sık sık direniş alanında yer alıyor, açıklamalar yapıyorlardı.
Nuriye ve Semih tutuklanıyorlar
Artık sağlıkları giderek bozulmaya başladığı içim tüm gün Yüksel caddesinde kalamıyorlardı ama günde iki sefer Yüksel Caddesine giderek basın açıklaması yapıyorlar ve adlî kontrol için her gün karakola gidip imza veriyorlardı. Direniş yaygınlaşıp, her taraftan dayanışma eylemleri yükselmeye başlayınca, Erdoğan ve şürekası AKP’nin “Gezi ve Tekel Direnişleri hortluyor” korkusuyla verdikleri talimat ile, açlık grevinin 75. gününün gecesi, direnişçiler kaldıkları evde yakınları ve avukatları ile birlikte darp edilerek gözaltına alındılar.
Üç gün süren gözaltı sorgulamasından sonra Nuriye ve Semih, “silahlı terör örgütüne üye olma şüphesi“ gerekçesiyle tutuklandılar. Nuriye ve Semih’in tutuklandıkları gün, Semih’in eşi Esra Özakça açlık grevine başladığını duyurdu. Esra, açlık grevinin 50 li günlerinde. Direniş Yüksel caddesinde başta Esra Özakça, anne Sultan Özakça, Veli Saçılık, Acun Karadağ olmak üzere, tüm baskı ve saldırılara rağmen toplumun çeşitli kesimlerinden kitlelerin destekleriyle sürüyor.
Nuriye ve Semih açlık grevlerini, bulundukları hapishanelerde sürdürmeye devam ediyorlar. Direniş 250 li, Açlık Grevi ise 130’lu günlere dayandı, sağlık sorunları ciddi boyutlarda. Artık ayakta duramıyor ve kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar. Devlet talepleri ciddiye almamakta ısrarlı ve iddianamede 20 yıl hapisleri isteniyor. Onlar da gerek kendileri, gerekse de tüm KHK mağdurları işlerine geri iade edilinceye kadar direnmekte ısrarlılar.
Direniş sınırları aştı, Avrupa’ya yayılıyor
Nuriye ve Semih’in OHAL KHK larına karşı başlattıkları direniş, Türkiye sınırlarını aşareak Avrupa’da yankılanmaya başladı. Avusturya, Almanya, İsviçre, Hollanda ve Fransa’nın birçok şehrinde örgütlenen eylemlerde, Nuriye ve Semih’in “İşimi geri istiyorum, tüm KHK mağdurları işlerine geri iade edilsin” haykırışları yankılanıyor.
Yerli ve göçmen tüm ilerici, devrimci yurtsever, demokratlara çağrımızdır
Nuriye ve Semih; yaşam hakkından sonra ikinci insani hak olan “çalışma hakları” için direniyorlar. Semih; “sadaka istemiyoruz… Bize ait olanı, işimizi istiyoruz. İşimiz bizim ekmek kapımız, ekmek kapımızı kapatarak bizi onursuzca bir yaşama mahküm etmelerine müsade etmeyeceğiz.” diyor.
OHAL KHK ları aracılığıyla meşrulaştırılan adaletsizlik/ hukuksuzluk insan öldürüyor. NURİYE VE SEMİH’İ YAŞATMALIYIZ…
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın direnişlerini sahiplendiğimizi, “haksız/ hukuksuz ihraç edilen tüm emekçilerin görevlerine iade” taleplerinin, talebimiz olduğunu ilan ediyoruz. Nuriye ve Semih’i sahiplenmek, yalnız olmadıklarını göstermek için, tüm ilerici, devrimci, demokratları dayanışmaya çağırıyoruz.
R.T.Erdoğan ve şürekası AKP’nin, Türkiye ve T.Kürdistanı halkına OHAL ve KHK’larla dayattıkları onursuz yaşama, katliamlara karşı bir duruş sergilemek için dayanışmaya, Nuriye ve Semih özgülünde, Türkiye’deki KHK maduru emekçilerin Avrupa’daki sesi olmaya çağırıyoruz.. Unutmayalım ki; Nuriye ve Semih’i yaşatamazsak, ölen insanlık olacak!
- Direne Direne Kazanacağız!
- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Yalnız Değildir!
- OHAL ve KHK lar Kaldırılsın, Nuriye Ve Semih’in Talepleri Kabul Edilerek Serbest Bırakılsınlar!
Kaynak: Avrupa