H.MERKEZİ|29.05.2020| Münih politik tutsaklar davası 219. duruşması 25 Mayıs Pazartesi saat 9:30’da başladı. 18 Mayıs’ta görülen 217. duruşmada, korona virüsü pandemisi nedeniyle mahkemenin uzun bir süre ertelenmesine dair Avukatlar tarafından sunulan dilekçelerin ret kararları mahkeme başkanı tarafından okundu. Buna karşı yeniden korona virüsü pandemisi nedeniyle alınan tedbirlerin yeterli olmadığı, mahkeme salonunun hijyenik koşulları elverişsiz olduğu ve bilirkişi raporu gelene kadar oturuma ara verilmesi için Avukatlar’dan Alexander Hoffmann, Berthold Fresenius ve Ulrich von Klinggräff ile Franziska Nedelmann yeniden ortak bir itiraz dilekçesi sunuldu. Ayreten M. Elmanın avukatı DR. Antonia v.d. Behrens’de iki konuda daha dilekçesi sundu. Ardından Avukat Roland Meister davanın düşürülmesi için daha önceden verdiği dilekçenin mahkeme heyeti tarafından ret edilmesine ilişkin yeniden beş sayfalık bir dilekçe daha sundu. Tüm bu dilekçelerin sunulması ve mahkeme heyetiyle yapılan tartışmalardan sonra duruşma ertesi gün başlama üzere bitirildi.
Alman memurların İstanbul ve Ankara’da iki kişiyi sorguladığı iddiası?
Salı gün ise, mahkeme heyetinin aldığı bazı ara kararların okumasından sonra, Avukat Yener Sözen’e dilekçesini sunmak için söz verildi. Avukat Yener Sözen sunduğu dilekçesinde; “Mahkeme heyetinin tutumunun aksine, savunmanın ortaya koyduğu delil ve kanıtlar, mahkeme heyetinin vereceği karar bakımından büyük önem taşıdığını savunmaktadır. Çünkü; tanık başkomiser Klose savunma tarafında yapılan sorgulanmasında, Almanya makamlarının Türkiye makamlarıyla yaptıkları adli yardımlaşma çalışmasında, İstanbul ve Ankara’da iki kişinin ifadesinin alınması için sorgusu gerçekleşeceği ve Almanya makamlarının isterse bu sorgulara, katılabileceği noktasında izini verildiği anlaşılmıştır.
Ancak soruşturma dosyalarında bu sorgu ve ifade alımları ile ilgili başkaca bir bilgi bulunmamaktadır. Savunma tanık başkomiser Klose’nin sorgulamasıyla, bu ifade alımının yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa kimlerin ifadelerinin alındığı, o sorgulara gidip katılıp katılmadığı, bunun buradaki davayla bağlantısının olup olmadığını açıklığa kavuşturmak istiyoruz. Çünkü; soruşturma dosyalarında bununla ilgili bilgi bulunmaması demek, bu ifade alımlarının gerçekleşmediği anlamına gelmemektedir. Savunma başkomiser Klose’yi sorgulamak suretiyle bu durumu aydınlığı kavuşturmak istiyordu. Başkomser Klose, cevap vermemeyi tercih etti. Gerekçesinde bu konuda ifade verme izin ve yetkisinin olmadığına dayandırmıştır. Bu konuda mahkeme heyetide bu yöndeki talebimize karşı ret kararını vermiştir. Heyet gerekçeli kararında bu ifade alımının ve oraya gidip katılmış olmanın yada olmamanın, burada verilecek mahkeme kararı bakımından bir önem taşımadığını, ancak Almanya’nın Türkiye ile olan ilişkileri, mahkeme heyeti tarafından kısmen benimsenmeyen biçimde olsa da Almanya’nın olayları aydınlatma faaliyetlerinin meşru olduğuna, eğer Türkiye’ye gidip ifade alımlarına katılmak davaya faydalı olarak değerlendirilmişse buna itirazlarının olmadığı görüşüne dayandırmıştır” belirlemesinde bulundu.
Avukat Yener Sözen dilekçesinde ayrıca; Türkiye’deki politik davaların durumu ve özellikle de siyasi tutukluların ifadelerinin İşkence altında alındığı ve bu durum hakkında, dava tarafları yeterli bilgi ve belgeye sahip olduğunu, ki bu konuda savunmanın yeterli derecede deliller sunduğunu ve siyasi tutuklulukların haklarından mahrum edildiklerini, işkencelere tabi tutulduklarını ortaya koymuş olduğunu dile getirdi. Av. Yener Sözen dilekçesinde şu konulara da değinerek; hatta buradaki sanıklardan bazılarının polis sorguları, ağır işkence altında geçtikleri, buradaki duruşmalarda aktarmışlardı. Savunma Türkiye’deki faşist uygulamalardan ve de siyasi tutuklulara karşı yapılan muameleden dolayı bu sorgu ve ifade alımları şayet gerçekleşmişse bu durum hangi koşullarda gerçekleşmiş olduğunu, ayrıntılı olarak aydınlığa kavuşturmak gerektiğini dile getirdi. Son olarak Av Yener Sözen dilekçesinde şu talepleri dile getirdi: 1-Söz konusu ifade alımlarına katılıp katılmadığı 2-katıldıysa kimlerin ifade alımlarına katıldığını 3-kimlerin ifadeleri alındığı ve ifade konusunun ne olduğu 4-Türkiye’deki (bu kişilerin) davalarının dosya numaraları nedir? 5- ifadeleri alınan şahısların avukatlarının olup olmadığı ve isimlerinin tespit edilmesini talep etti.
Savcı mütalaasını okumaya başladı
27 Mayıs Çarşamba günü saat 9:30’da yeniden başlayan duruşmada, mahkeme başkanı, savcıya mütalaasını okuması için söz verdi. Savcı mütalaasında; “Bu dava konusu nedeniyle, baştan beri Almanya devletini anti-komünist ilan etmek ve komünistlere karşı kasıtlı bir yargılama davası olarak propaganda yapmak ve çaba sarf etmek sadece kamuoyunu yanıltmak değil, aynı zamanda bir manipülasyondan ibarettir. Fakat buradaki durum öyle değil. 2005 ve 2007 yılında, yapılan operasyonlar sonucunda, ulaştığımız delil ve kanıtlar, bu gerçekliği ortaya koymuş bulunuyor” gibi belirlemelerde bulundu.
Savcı devam ettiği mütalaasında; öncelikle M. Elma’nın üzerinde çok yoğun durarak, M. Elma’nın 2002 yılından beri TKP-ML içindeki sorumluluklarını ve görevlerini ayrıntılı şekilde, suçlayarak okudu. Ardında TKP-ML tüzüğü, hiyerarşik yapısı, bağlı bölge ve komiteleri ile faaliyet yürüttüğü tüm alanlarını tek tek sayarak anlatmaya çalıştı. Yine TKP-ML’nin PKK, HPG ve HBDH ile olan ilişki ve ortak çalışmalarına değinerek, Türkiye ve T. Kürdistan’ında yapılan Askeri eylemleri tek tek okudu. Daha sonra, Münih TKP-ML davasında yargılanan diğer 9 devrimcinin, yürüttükleri faaliyetler, örgüt içindeki görev ve sorumlulukları üzerine ayrıntılı bir biçimde durarak anlattı. “Suç” kapsamında saydığı faaliyetler ise; yurtdışında yürütülen bağış kampanyası, İbrahim Kaypakkaya gecelerinin organize edilmesi ve biletlerinin satılması, gençlik ve kadınların politik aktiviteleri gibi, demokratik çalışmalar, savcı tarafından “suç” kapsamına konularak Münih TKP-ML davasında yargılama konusu olmuş bulunuyor. Verilen öğlen arasından sonra, heyet üyelerinden birinin randevusu olmasından dolayı, mahkeme heyeti, Savcı’nın 2 Haziran Salı günü saat 9:30’da mütalaaya devam etmek üzere; saat 15:30’da oturumu bitirdi.
ATİK 16 Haziran’ı eylem günü ilan etti
Münih eyalet yüksek mahkemesinde görülen dava 16 Haziran 2016 tarihinde başlamıştı. Davanın 4. yılı vesilesiyle ATİK Avrupa’da bir çok merkezde mitingler örgütleme çağrısı yapmaktadır. Aynı tarihte Münih eyalet mahkemesi önünde de miting düzenlenecektir. Yerli ve göçmen demokratik güçlerle örgütlenecek bu mitinglere, Demokratik Güç Birliği bileşenleri, Almanya’da Enternasyonal Birlik, Rote Hilfe gibi bir çok örgütte aktif destek vermektedir. Yapılacak mitinglerde Müslüm Elma’nın serbest bırakılması talebi güçlü bir şekilde dile getirilecektir.
Kaynak: Munich davasi