Haber Merkezi | 22.02.2020 | Ocak ayında onaylanan ve Mart ayından itibaren uygulanacak olan yeni terör ve dernekleşme yasasıyla ilgili daha önce haber merkezimizce bir yorum haberi yayınlamıştık. Geçtiğimiz günlerde daha önce İsveç Anayasası’nda bulunmayan ve yeni yasayla beraber yürürlüğe girecek olan suçlardan biri ”Mavi ışık sabotajı”. Hukukçu Miran Kakaee, yayınladığı bir yazıyla konuyla ilgili hukuksal boyutu açıklıyor.
Yeni türden bir suç olan mavi ışık sabotajının ömür boyu hapis cezasına neden olabileceği tartışma konusu oldu. Hukukçuların eleştirel tepkilerine neden olan bu durumun sivil itaatsizliğe ve son derece demokratik tepkilere tehdit oluşturacağı ve kitleleri sindirmeye (korkutmaya) yönelik amaç taşıdığı anlaşılıyor. Kısacası değinecek olursak bu yasaya göre polisin görevini engellemek, engellemeye yönelik davranışta/davranışlarda bulunmak, polisin emirlerine karşı gelmek ve söylenenleri yapmamak gibi durumlar suç teşkil edecek. Somut olarak bunun ne anlama geldiğini ise yasa tarafından öğrenemiyoruz. Polisin suç önleyici çalışması kapsamına giren genel arama-tarama ve örneğin mitinglerdeki gözetleme çalışmaları sırasında polisin önünde durmak, genel güvenlik çalışması kapsamında devriye gezmesi sırasında polisin önünde durmak gözetleme-izleme-denetleme çalışmalarına engel olarak görülecek ve bu suçu işleyenler daha önce olduğu gibi para cezasına çarptırılmak yerine doğrudan hapis cezasıyla yargılanacak.
Miran Kakaee’nin bildirdiğine göre, polislerin bu yasanın içeriğine dair hukuksal bilgisinin yetersiz olduğu görülüyor. Polis’in resmi instagram hesabından polise taş atmanın artık mavi ışık sabotajı kapsamında suç sayılacağı ve ömür boyu hapse neden olacağı belirtiliyor. Bir öğretmen tarafından kendisine gönderilen bir mailden örnek veren Kakaee, polislerin öğretmene okullarında gizlenen belgesiz bir mülteci öğrencinin yerini söylemesi gerektiği, söylemediği durumda mavi ışık sabotajı kapsamında suç sayılacağı ve işlem başlatılacağı tehdidinde bulunduğunu belirtiyor. Kakaee, bunun hukuksal bir gerçekliğinin olmadığını belirtiyor.
Emekçiler açısından yasanın genel anlamda tehdit oluşturduğu biliniyordu. Emekçilerin ve devrimci demokrat çevrelerin böylece yeni bir suçla karşı karşıya kaldığı ve isyan etmenin suç değil hak olduğu gerçeği bir kez daha burjuvazinin zor aygıtı tarafından tekrar hatırlatılmış oldu.
Kaynak: Avrupa