FRANKFURT |21.10.2018| ATİF’in düzenlediği 3. Havalimanı işçilerinin direnişinin konuşulduğu panel Frankfurt am Main’da gerçekleşti. İnşaat İşçileri Sendikası temsilcisi Murat Çoban ve sendika avukatı Kazım Bayraktar’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde ATİK Eşbaşkanı ve IG Bau İşyeri Temsilcisi Süleyman Gürcan da bir konuşma yaptı.
ATİK Eşbaşkanı Zeynep Çalışkan‘ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte Türkiye’de ve dünyanın herhangi bir yerinde direnişte olan işçilerin umudunu yitiren ezilenlere umut olduğu vurgusu yapıldı. Aynı zamanda direnişte olan Flormar işçileri de hatırlatılarak sınıf dayanışmasının önemine sık sık vurgu yapıldı. Yeni Kadın’ın Flormar işçileriyle dayanışma haftası örgütlediğini hatırlattı.
İlk sözü alan İnşaat İşçileri Sendikası avukatı Kazım Bayraktar, sermayenin işçi sınıfını bölmek ve örgütlenmeyi engellemek için her türlü yönteme başvurduğuna dikkat çekti. Özellikle Kürtler ve Aleviler gibi toplumun ezilen kesimlerinden ve farklı etnik, dini, cinsel kimliklerden işçilerin daha katmerli bir sömürüye uğradığını belirtti. Bayraktar daha sonra, 3. Havalimanı inşaatında başlayan direnişin nasıl geliştiğini anlattı. İşçilerin taleplerinin en temel hakları olduğuna dikkat çeken Bayraktar, polisin ve patronların iş birliği yaptığına dikkat çekti ve tutuklamaların hukuksuzluğunu vurguladı. Bu yıl başlayan direnişlerin aslında işçi sınıfının Gezi Direnişi olduğunu söyleyen Bayraktar, direnişin kazanımlarla sonuçlanabilmesi için dünyanın neresinde olursak olalım dayanışmanın önemine dikkat çekti.
400 işçinin gözaltına alındığını ancak hukuksuz bir şekildeavukatlarıyla dahi görüştürülmediklerini, tutuklamaların sebeplerinin ise kopyala-yapıştır yöntemi ile hazırlanmış dosyalar olduğunu belirten Bayraktar 25 bin işçinin ayaklandığını söylerek sözü sendika temsilcisi Murat Çoban’a bıraktı.
İnşaat-İş’in kuruluş hikayesini anlatan sendika temsilcisi Murat Çoban söze yaşamını yitiren sendikacıları ve işçileri anarak başladı. Örgütlenme mücadelelerine bir dernek girişimi olarak başladıklarını belirten Çoban daha sonra bir kitle derneğine ve ardından 2014’te bir sendika girişimine dönüştüklerini belirtti. İnşaat alanında ciddi hak gaspları, kayıt dışı çalışma ve iş cinayetlerinin olduğuna dikkat çeken Çoban, inşaat işçilerine şantiye değişikliği, sendikalaşmanın engellenmesi vb. nedenlerle ulaşımın zor olduğunu ancak buna rağmen onlarca direnişin örgütlenip sendikanın kuruluşunu hızlandırdığını söyledi.
İşçilerinin sarı sendikalar nedeniyle sendikalaşmaya uzak baktığını ve güven kaybı yaşadığını belirten Çoban, örgütlenen direnişlerin ve elde edilen zaferlerin sendikayla hiç bir bağı olmayan işçileri dahi etkileyerek anlık eylemler koymalarına vesile olduğunu söyledi. Sermayenin sınıfı bölme çabalarının direnişler başlayınca boşa çıktığını söyledi. Sendika avukatı Bayraktar ise „Sınıfsal bir perspektifle hareket edildiğinde çok daha büyük bir direniş enerjisi ortaya çıkar“ dedi.
Son olarak söz alan ATİK Eşbaşkanı ve IG Bau İşyeri Temsilcisi Süleyman Gürcan sözlerine sağlıksız yaşam koşulları ve iş cinayetleri sebebiyle yaşamını yitiren tüm işçileri anarak başladı. Gürcan, ATİK’in daha önce Türkiye’de süren işçi direnişleriyle nasıl dayanışmalar geliştirdiğini hatırlatarak bugün de Avrupa’da yaşayanlara aynı sorumluluğun düştüğünü belirtti. Herkesin bulunduğu alanda işçi sınıfının örgütlenmesi için adım atması gerektiğine dikkat çeken Gürcan, başka yerlerde süren direnişlere destek olmanın en önemli yolunun bu olduğunu belirtti. Daha önce IG Bau’nun Türkiye’de süren bir direnişle ilgili açıklama yapmak istememesi üzerine sendikada örgütlü işçilerin sendika yönetimine baskısı sonucu dayanışma mesajı yayınlamak zorunda kaldığını hatırlattı.
Kaynak: Avrupa