ALMANYA |10.03.2017| Alman Stern dergisi, ozguruz.org ve correctiv.org’un ortaklaşa hazırladıkları dosyayı, haberin öneiminden dolayı, kaynaklarını belirterek yayınlıyoruz.
Silah sanayii şirketi Rheinmetall Türkiye’de sessiz sedasız tank fabrikası kurmak niyetinde. Türkiye’yle Almanya arasındaki ilişkiler neredeyse günden güne kötüleşiyor. Ama silah sanayii için bunun hiç önemi yok. Rheinmetall grubu Türkiye’de tank fabrikası kurmayı planlıyor. Ortağı ise Erdoğan’a sadık bir işadamı.
Silah sanayii grubu Rheinmetall, bugünlerde „benzersiz bir görev“ için iş ilanlarıyla yönetici eleman ve mühendis arıyor. Bu benzersiz görev aslında bir siyasal provokasyon. Çünkü Rheinmetall tank üretmeyi planlıyor. Üstelik Türkiye’de.
Şimdiye kadar bu konuda söylenenler somutlaşmamış niyetlerden ibaretti. Ama tam da şimdi, iki ülkenin vatandaşlığına sahip gazeteci Deniz Yücel tutuklanmışken ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya’yı Nazi yöntemlerine başvurmakla suçlarken, Rheinmetall planlarını sessiz sedasız geliştiriyor. Sanki Türkiye Erdoğan’ın yönetiminde otokrasi yolunda ilerlemiyormuş gibi. Sanki Erdoğan’ın rejimi, örneğin Kürt azınlıkla yaşanan iç savaş benzeri gerilimlerde, yerleşim yerlerine panzerlerle girmemiş gibi. Rheinmetall bu rejime silah üretmeye hazırlanıyor. „stern“ dergisi, #ÖZGÜRÜZ vecorrectiv.org’un ortak araştırmaları, üretim planlarının ne kadar somutlaşmış olduğunu ortaya çıkardı.
Şirket, Türkiye’nin „tam entegre bir Nato üyesi“ ve halen AB üyeliğine aday bir ülke olduğunu söyleyerek savunuyor planlarını. Yine de, bu silah şirketinin şefi, şu anda Türkiye’ye ağır silah ihraç etme şanslarının olmadığını biliyor olsa gerek. Alman hükümeti böyle bir silah ticaretine izin vermek şöyle dursun, sadece bu konuyu değerlendirdiğini açıklayacak olsa, bu bile ağır protestolara yol açacaktır.
Dolayısıyla Rheinmetall şefi Armin Papperger bir hileye başvuruyor ve tankları Türkiye’de üretmeye karar veriyor. Bunu kuşku götürür ortaklarla birlikte ve belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla yapacak.
Rheinmetall Türkiye’de kurulan şirketler grubu RBSS’nin hisselerinin yüzde 40’ını elinde tutuyor. Türk ve Malezyalı ortaklarla birlikte oluşturulan bu şirket, yakında faaliyete geçeceği için, internette yayınladığı ilanlarla yönetici personel arıyor – „İstanbul ve İzmir’deki birimlerde“ ürün geliştirme ve üretim alanında.
Projenin Türk ortağı BMC İzmir’de kamyon ve askeri araç üretmekte. Yeni şirketin nerede olacağı konusunda Rheinmetall’e göre „henüz kesinleşmiş bir karar yok”. Ancak BMC İstanbul’un doğusunda, Karadeniz kıyısında yer alan Karasu ilçesine bağlı İhsaniye’de zırhlı araçlar üretecek yeni bir fabrika için şimdiden 222 hektarlık bir alanı garantiye aldı.
BMC, Türk ordusunun elindeki eski Leopard tanklarınınmodernizasyonu için teklif veren şirketlerden biri ve ihaleyi kazanması muhtemel. Altay adlı bir yerli muharebe tankının üretimi de üzerinde durulan konular arasında.
Rheinmetall : ‘Uluslararası’ strateji
Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen bu planları dehşetle karşılıyor. „Alman silah şirketi Rheinmetall’in tam da şimdi Türkiye’de tank üretimine girmesi korkunç bir olay, neredeyse suç“, diyor Dağdelen. Geçtiğimiz günlerde hükümete Türkiye’ye olası silah satışlarıyla ilgili bir soru yönelten milletvekili, Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Matthias Machnig’den, silah ihracatında „insan haklarına saygıya hassasiyetle dikkat edildiğini“ ifade eden rahatlatıcı bir bilgi almıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için gayet uygun bir proje bu. Kendisi, yerli silah üretiminin geliştirilmesiyle bizzat ilgileniyor. Rheinmetallçevrelerinde, Erdoğan’ın, Rheinmetall ve BMC’nin birlikte oluşturacağı Türk-Alman ortak şirketine bizzat onay verdiği konuşuluyor. Söylendiğine göre, Rheinmetall yetkilisi Andreas Schwer ağustos başında Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiş.
Rheinmetall sözcüsü bu konuda yöneltilen soruları cevapsız bıraktı ve „Müşteri konumunda olan ülkelerin üst düzey yöneticileriyle kurulan temaslar hakkında rekabetle ilgili nedenlerden dolayı“ bilgi verilmediğini söylemekle yetindi.
Cumhurbaşkanının skandallara konu olan oğlu Bilal Erdoğan’ın da bu silah ticaretinde ihmal edilmeyişi, mutlaka gayet yerinde bir tutum olmuştur. Söz konusu şahıs, hakkında birçok tartışmanın sürdüğü Türgev Vakfı’nın yönetim kurulunda. Birkaç yıl önce savcılık tarafından, babasının kara parasını vakıf üzerinden aklamakla suçlanmıştı. O zamanlar başbakan olan babası da, vakfı, öğrenci yurtları yapan ve burs veren dürüst bir kurum olarak nitelemişti.
Türgev Vakfı devrede
Rheinmetall konsorsiyumunun üç ortağından biri, Malezyalı milyarder Syed Mokhtar Albukhary’nin sahibi olduğu Etika Strategi şirketi. Albukhary aynı zamanda İslami eğilimli Albukhary Vakfı’nın da başkanı. İşte bu Malezya vakfı 2016 yazından beri Bilal Erdoğan’ın Türgev Vakfı’nı destekliyor.
Malezyalılar 2016 yılının ağustos ayında 200’den fazla Türk genci için „Türgev Albukhary Language and Culture Camp“ olarak adlandırılan dört haftalık bir İngilizce kursu düzenledi. Albukhary bugünlerde yineTürgev’le birlikte uygulanacak bir programın tanıtımını yapıyor.
Bütün bunlar, Malezyalı zengin bir işadamının hayırseverliğinin göstergesi mi? Yoksa Türklerle yapılacak son derece kârlı bir tank ticaretinin rüşveti mi? Rheinmetall bunu kesin bir dille reddediyor. Türgev Vakfı’yla „ne doğrudan ne de dolaylı bir işbirliği ya da anlaşma“ vardır, deniyor. Ayrıca Albukhary Vakfı’nın „neredeyse tüm Müslüman ülkelerin“ öğrencilerini desteklediği belirtiliyor ve bunun tank ticaretiyle bağlantılı olmadığı belirtiliyor.
Bu açıklamalar, eleştiri sahiplerini yatıştırmaya yetmeyecek. Daha geçen yıl bir Türk milletvekili Erdoğan ailesinin Malezya’yla olası şüpheli ilişkileri hakkında sorular sormuştu. Düsseldorf’un Rheinmetall şirketi, tank imalatında fazla deneyimi olmayan Malezyalılara bu silah sanayii projesinde neden ihtiyaç duyuyor acaba? Şirket „Asya’daki hedef pazarlara açılmak“ olarak açıklıyor ortaklığın nedenini.
Yeni tank üretimindeki üçüncü taraf da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a son derece sadık olmasıyla dikkat çeken bir şahıs: Rheinmetall’in ortağı BMC’nin sahibi, eski gazeteci ve ateşli Erdoğan taraftarı Ethem Sancak. BMC’yi 2014’te devletten satın alan Sancak, Erdoğan’ın yönetiminde işleri iyice açılan az sayıda işadamından biri. Bir keresinde, Erdoğan’a „ilahi bir aşk“ duyduğunu ilan etmişti. Sonra da eklemişti: „Ona, anam, babam, eşim çocuklarım feda olsun.“
Sancak bu tutumuyla, Türkiye’deki iş dünyasının en zengin ailelerinden biri olan Koç ailesinin tam zıddını temsil ediyor. Koç’lar, Batı yanlısı ve Erdoğan’a eleştirel bakan bir aile olarak biliniyor. Yerli Altay tankı, yabancı lisanslar temelinde, Koç grubunun bir şirketi tarafından geliştirildi. Şimdi bu tankın yapımı en azından kısmen Erdoğan dostu Ethem Sancak’ın şirketine devredilebilir. Dolayısıyla Sancak’ın Alman ortaklarına. Rheinmetall, şirketin „ihaleye katılmaya niyetli olduğunu“doğruluyor.
Katar’da Türk- Alman panzerleri mi var?
Rheinmetall’in ortağı BMC’de Katar Emirliği temsilcilerinin de hisseleri var. Körfez ülkelerinin silah sanayii ürünlerine talebi birkaç yıldır müthiş bir artış gösteriyor. Bunun nedeni, Sünni Körfez ülkeleriyle Şii İran arasındaki gerilimler ve Suriye ve Yemen’deki savaşlar. Körfez ülkeleri, savaş araç gereci için batı ülkelerine muhtaç olmayı istemiyor artık.
Defense News dergisi, Rheinmetall’in de dahil olduğu RBSS grubu ile Katar Emirliği arasında 1.000 zırhlı aracın Türkiye’de üretilmesi konusunda görüşmelerin sürdüğünü bildiriyor. Rheinmetallde, Katar’ın, ortakları BMC şirketine „uzunca bir süre önce Katar silahlı kuvvetleri için zırhlı araç siparişi verdiğini“ açıkladı.
Ismarlanan 1.000 zırhlı araç, yerli nüfusu tahminen 300.000’i bile bulmayan bir ülke için epey fazla. Dolayısıyla, Katar’ın bu araçları yeniden ihraç etmesi ve Alman teknolojisiyle üretilen panzerlerin, bölgede çatışma olan yerlerde devreye girmesi pekala mümkün. Örneğin Katar’ın Suriye iç savaşında muhalif grupları silah ve eğitim yoluyla desteklediği söyleniyor. Katar Almanya’dan da 62 Leopard muharebe tankı aldı.
Berlin hükümeti üzerindeki baskı giderek artıyor. Milletvekili Dağdelen, hükümetin „Alman panzer teknolojisinin Türkiye’ye sevkedilmesini durdurmaması“ halinde bunun „sorumsuzluk“ olacağını söylüyor.
Rheinmetall böyle bir sevkiyat yapmayı planlıyor mu? Hayır, diyor şirket ve Alman teknolojisinin „izin gerektirecek bir transferinin“ işbirliği projesinin „merkezinde“ yer almadığını belirtiyor. Yine de Rheinmetall günün birinde hükümetin iznine ihtiyaç duyabilir. Zira Altay tankının motorları ve namlusu Alman teknolojisi temelinde geliştiriliyor.
Federal Ekonomi Bakanlığı Rheinmetall’in faaliyetlerinin ayrıntılarına dair sorular karşısında gizlilik kurallarına atıfta bulunuyor. Ancak, ilke olarak „silah ihracatında sınırlayıcı bir politika“ uygulandığını belirtiyor. Ama öyle görünüyor ki, Rheinmetall yöneticileri açısından endişe edilecek bir durum yok.
Ozguruz.org,Correctiv.org ve Stern’in ortak araştırmasıdır.
Hans-Martin Tillack,Stern muhabiri
Die Recherche erfolgte in Kooperation mit dem „stern“ und dem Recherchezentrum correctiv.org
Der Autor Hans-Martin Tillack ist Redakteur beim Magazin „stern“.
Kaynak: Avrupa