Münih Davası Avukatları: “Türkiye’de Darbe ve Darbe sonrasındaki gelişmeleri Alman Federal Adalet Bakanı görmeli ve yürütülen kovuşturmaya son vermelidir”
Münih’te yargılanan 10 Türk ve Kürt kökenli devrimci ve komünistin Avukatları “darbe ve darbe sonrasına” ilişkin bir basın açıklaması yaptılar. Toplam 20 Avukattan oluşan savunma heyeti, davanın başladığı 17 Haziran’da da Türkiye’deki gelişmeleri konu alan ve yürütülen davanın haksız delillere dayandığına dahil bir açıklama yapmışlardı.
Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonraki gelişmelere ilişkin yeniden açıklama yapan avukatlar “Darbe, darbeden sonrası Alman yetkilileri sonuçları görmeli, kovuşturma kararını geri çekmeli ve davayı durdurmalıdır. 17 Haziran 2016 ‘dan bu yana Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde Alman ceza kanununun 129 b paragrafına dayandırılarak, TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) üyesi olmakla itam edilen 10 Komünist yargılanmaktadır. TKP/ML Almanya’da yasak bir örgüt olmayıp aynı zamanda uluslararası terör listesinde de yer almamaktadır. Sadece Türk devleti terör örgütü olarak görmektedir.”
Açıklamanın devamında federal adalet bakanlığının verdiği kovuşturma ve federal başsavcılık tarafından sürdürülen takibatın ve tutuklanmaların Alman devletinin çıkarlarına bağlı olarak yürütüldüğünün iddiasının doğrul olmadığına vurgu yapılarak, hakkında kovuşturma yürütülen örgütün insan hak ve onurunun dokunulmazlığına dikkat edip etmediğine bakılması gerektiğine vurgulandı.
Avukatlar “ 17 Haziran 2016 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında Federal Adalet Bakanlığının Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ve totaliter eğilimlerin göz önünde bulundurularak verdiği kovuşturma izninin geri çekilmesi ve davanın durdurulmasını talep ediyoruz” diyerek adalet bakanlığına çağrı yaptılar.
15 Temmuz 2016 tarihinden buyana AKP demokratik ve hukuksal ilkeleri bir tarafa bırakarak açıktan diktatörlüğe doğru yol aldığını tüm dünyaya ilan ettiğini belirten Avukatlar, “Türkiye’de son haftada ki gelişmeler Alman hükümetinin Türkiye politikasından da değişiklikler gerektirmek zorundadır. Gelişmelerde endişe duymak yeterli bir açıklama değildir. Çünkü insan hakları ve onuru ayaklar altına alınmaktadır. Müvekkillerimize yönelik açılan dava Erdoğan hükümetinin talebi üzerine açılmıştır. Bu davanın davam edilmesi Erdoğan’ın anti demokratik ve anti anayasal eylemini meşrulaştırmaktır.
Olağan Üstü Hal’in ilanıyla birlikte Türk devleti insan hak ve onurunu saygın durmaktan vaz geçmiştir. Değişen dış koşullarla birlikte Erdoğan’ın otokratik rejimi desteklenmek istenmiyorsa çağrımız müvekkillerimize ilişkin Federal Adalet bakanı kovuşturma kararını kaldırmalıdır” diyerek çağrıda bulundular.
Avukatlar açıklamalarının devamında “başarısız darbe girişimini AKP hükümeti uzun süredir sürdürdüğü tasfiye girişimi için fırsata dönüştürmüştür. Terörle mücadele kisvesi altında yaklaşık 65.000 hakim, savcı, polis, asker, üniversite öğretim üyesi ve öğretmenin görevi askıya alınmış, kimisi de tutuklanmıştır. Erdoğan’ı eleştiren radyo, televizyon ve basın kapatılmıştır.
20 Temmuz’da ilan etilen olağanüstü hal ile birlikte, açıktan işkenceyle insanların linç edilmesi tolere edilirken, iğdam cezasının yeniden yürürlüğe girmesi talebi gündeme getirilmektedir. Bununla da muhaliflere ve azınlıklar hedef tahtası haline getirilerek gözdağı verilmektedir. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni geçerlilikten kaldırarak, güçler ayrılığını yürürlükten kaldırmıştır” diyerek açıklama sonlandırılmıştır.
Source: atik-dayanisma