15 Nisan’da ATİK aktivistlerine yönelik Almanya merkezli gerçekleştirilen tutuklamalara yönelik başlatılan kampanya bağlamında örgütlenen panellerden bir tanesi de Hamburg’ta gerçekleştirildi.
Panele konuşmacı olarak Avukat Gabriele Heinecke ve ATİK temsilcisi Metin Çiçekkatıldı. İlk söz hakkı alan Metin Çiçek operasyonun gelişimine kısaca değindikten sonra, bunun politik nedenleri üzerine görüşlerini belirtti. Türk devletiyle Alman devletinin tüm çelişkilerine rağmen devrimciler söz konusu olunca nasılda pervasızca ortak hareket edebildikleri belirtikten sonra, Alman devletinin Türkiye Kürdistanı ve Rojova’da özellikle Kürt güçleriyle Türkiyeli devrimcilerin geliştirdikleri birlikte hareket tarzına darbe vurmak, bununla birlikte devrimci ve göçmen mücadelesi yürüten kesimlerde bir moral bozukluğu yaratmak amaçlı bu operasyonu gerçekleştirdiğini anlattı.
Tutsak 10 devrimcinin karşı karşıya kaldığı tecrit ve izolasyonu da kısaca anlattıktan sonra, sağlık durumları hakkında da bilgi veren Çiçek, bu tür koordineli saldırıların ancak devrim ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle püskürtülebileceğini belirterek sözlerini sonlandırdı.
Avukat Gabriele Heinecke ise daha çok 129a-b maddelerinin çıkış koşullarını ve bunlara zemin hazırlayan politik nedenler üzerinde durdu. Bu tür maddelerin gündeme gelme nedeninin egemenlerin sistemlerine yönelen tehditlerin önünü kesmek amaçlı olduğunu belirtti. Yasaları yapanların iktidarı ve gücü elinde tutanlar olduğunu, bunun sonucu olarakta teröristinde, suçlunun da bu minvalde belirlendiğini belirtti. Bu politik saldırılara karşı ezilenlerin de politik duruş belirlediğini ama mevcut güç dengelerinden kaynaklı olarak sonuç alıcı olamadığını dile getirdi. Almanya’da mevcut yasalara dayanarak dünyanın herhangi bir yerinde örneğin Kürdistan’da yürütülen mücadeleyle dayanışmada bulunmak bile “terörizme” destek olarak değerlendirilip cezalandırılabileceğini sözlerine ekledi.
Daha sonra panel dinleyicilerden gelen soruların yanıtlanmasıyla son buldu