Bu yıl 1 Mayıs’ı emperyalist güçler arasındaki savaş ve çatışmaların derinleştiği, çıkar kavgalarının faturasını işçi sınıfına ve ezilenlere ödetmek istedikleri bir dönemde kutluyoruz.
Toplu iş sözleşmelerinde verilen düşük zamlar ve yüksel enflasyon karşısında eriyen ücretler, yoksulluk ve açlık sınırında yaşayanların sayısını giderek yükseltiyor. Avrupa’da milyonlarca işçi ve emekçi uzun çalışma koşullarına rağmen, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak ücretlere mahkûm edilmiş durumda.
Bu durumun üzerini örtmek ve gelen tepkileri bastırmak için ise ırkçılığı, faşizmi, cinsiyetçiliği, homofobiyi ve savaş politikalarını yükseltiyorlar.
Savaşa Değil Halka Bütçe!
Emperyalist güçler yoğun bir savaş kışkırtıcılığı yapıyor. Siyonist İsrail devletinin Filistinlilere, faşist Türk devletinin Kürtlere yönelik imha ve işgal politikasına tam destek veriyorlar. Filistin ve Kürt halkalarının haklı ve meşru direnişleri, emperyalistlerin verdikleri silahlarla bastırılmak isteniyor.
İsrail devletinin 7 aydır yürüttüğü katliamda Gazze yerle bir edildi ve 34 bine yakın sivil hayatını kaybetti. Aynı şekilde Türk devletinin Kürtlere yönelik, Başur ve Rojava’da yürüttüğü işgal ve katliamlar ara vermeksizin devam ediyor.
Türkiye’de devrimcilere, ilerici kitlelere yönelik tutuklama, işkence ve katliamlar sürüyor. İşçi ve emekçilerin grevleri yasaklanıyor, hak gaspları üst boyuta çıkarılırken hak arama eylemleri güvenlik güçlerinin yoğun saldırısına maruz kalıyor.
Emekçilere kaynak bulamayan Avrupa ülkeleri militarist politikalarını yoğunlaştırıyor, silahlanmaya milyarlarca Euro bütçe ayırıyor. Üretilen ve ticareti yapılan bu silahlarla her yıl yüzbinlerce insan katlediliyor, sakat bırakılıyor.
Yeni çıkarılan güvenlik yasalarıyla işçi ve emekçilerin eylem ve etkinlikleri baskı altına alınmaya çalışılıyor. Başta toplantı ve gösteri yasaları olmak üzere, polise ve gizli istihbarat güçlerine verilen yetkiler bunun en bariz örnekleridir.
Akdeniz Göçmenlere Mezar Olmaya Devam Ediyor!
Yaşanan bölgesel savaşlar, artan baskı ve sömürüden kaynaklı her yıl milyonlarca insan yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Resmi yollarla Avrupa ülkelerine iltica edemedikleri için, çoğu zaman hayatlarına mal olan kaçak yollarla Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyorlar. Göçmenlerin en önemli yol güzergahı olan Akdeniz’de her yıl binlerce insan hayatını kaybediyor.
Avrupa’ya gelmeyi başaran mültecileri ise ağır koşullar bekliyor. Avrupa Birliği’nin çıkardığı yeni yasalarla mültecilere yönelik ırkçı ve ayrımcılık giderek yaygınlaşıyor. Avrupa Sınır Polisi Frontex’le Avrupa’ya girişleri engellenmek istenen göçmenler ya hayati tehlikeleri olan ülkelerine geri gönderiliyorlar ya da üçüncü ülkelere gönderilerek Avrupa dışında tutulmak isteniyor.
Yerli ve Göçmen İşçilerin Ortak Sesini 1 Mayıs’ta Alanlarda Haykıralım!
Yerli ve göçmen işçi ve emekçiler olarak, savaşa, yoksulluğa, ırkçılığa, baskı ve sömürüye karşı mücadelelerimizi 1 Mayıs Meydanlarında birleştirelim. Kadınlara yönelik başta ücret eşitsizliği ve her gün giderek artan cinsel saldırılara karşın, Jin, Jiyan, Azadi sloganını yükseltelim. Emperyalist güçlerin gençleri militarist politikalarla savaş makinası olarak kullanmasına karşı “gençlik gelecektir” diyelim. Filistin ve Kürt halkının baskıya ve işgale karşı verdikleri haklı mücadelelerine; yaşasın halkların birleşik mücadelesi diyelim.
Dünyanın dört bir yanından yükselen direniş seslerini Avrupa sokaklarında daha güçlü haykırmak için 1 Mayıs’ta meydanları dolduralım, Birlik, Mücadele ve Dayanışmayı büyütelim.
Avrupa Demokratik Güç Birliği – ADGB
Kaynak: Avrupa