YUNANİSTAN | 17.01.2020 | Bir yıla yakın süredir Yunanistan’da tutuklu bulunan iki devrimci Abdullah Gürlek ve Vedat Yeler’den mesaj var:
”Öncelikle merhaba diyor ve herkesi sevgiyle selamlıyoruz.
Bilinmektedir ki bir yıldır mahkeme görmeksizin insani yardımdan dolayı “insan kaçakçılığı” suçlamasıyla tutuklu bulunuyoruz. İlk günden bugüne tutuklanmamıza imza atan ve itiraz dilekçelerimizi okumadan, Yunanistan halkı için tehlikeli olduğumuzu gerekçe göstererek; ret eden savcıların imzasıyla tutuklu bulunuyoruz. Bu savcılar ki sözde “demokrasi” savunuculuğu, insan hakları savunuculuğu yaparak; faşist TC zihniyetinden farksız bir zihniyetin çıkarlarını pratiklerini savunmaktan başka hiç bir şey yapmamaktadır.
Meriç ve Akdeniz’in toplu katliamlar, kefensiz mezarlar diyarı olduğunu herkes bilmektedir.
Yunanistan ve Türkiye sınırının yani aynı zaman da çıkarlarının kesiştiği bu bölgede işkencenin, gaspın, tacizin, tecavüzün ve katliamların nasıl ve kim eliyle yapıldığını hepimiz kendi gerçekliğimizden biliyoruz. Bunlara göz yuman bu anlayış, bu bölgede kaçakçılık kılıfıyla yapılacak her turlu insani yardımın da önünü kesmeye çalışmaktadır. Evet bi kaçakçılık gerçeği var ama o kaçakçılığın yaratıcıları, ortakları dünyanın her yerinde olduğu gibi Ortadoğu’da da insanların kanını emen, savaşlarla toplu katliamlar yapan, ses çıkartanı
hapishanelerde çürüten… devletler ve buna sessiz kalanlardır.
Politik kimliğimiz ne olduğumuzu açık olarak ifade eder. Ve bu kimliğimiz bu zihniyet için ayrı bir sorundur. Çünkü kimliğimiz insanlığı temsil eder. Yunanistan halkı için kimin tehlikeli olduğu; yaşam pratiği, politik kimliği, savunduğu zihniyet ortaya koyar. İnsani yardım yapanlar değil, insani yardıma engel olanlar suç işlemektedir. Binlerce insanın ölümüne imza atmaktadırlar. Yunanistan halkı için tehlikeli olan tek gerçeklik insani yardımı suç sayan zihniyetin pratiğini yaşatanlardır.
Ve son olarak; ilk günden bu güne bizi yalnız bırakmayan ATİK ve Yunanistan Eylem Platformu Türkiye/Kürdistan başta olmak üzere tüm devrimci demokrat kesime teşekkür ediyoruz. Ve herkesi yürekten selamlıyoruz.”
Yunanistan ve Türkiye sınırının yani aynı zaman da çıkarlarının kesiştiği bu bölgede işkencenin, gaspın, tacizin, tecavüzün ve katliamların nasıl ve kim eliyle yapıldığını hepimiz kendi gerçekliğimizden biliyoruz. Bunlara göz yuman bu anlayış, bu bölgede kaçakçılık kılıfıyla yapılacak her turlu insani yardımın da önünü kesmeye çalışmaktadır. Evet bi kaçakçılık gerçeği var ama o kaçakçılığın yaratıcıları, ortakları dünyanın her yerinde olduğu gibi Ortadoğu’da da insanların kanını emen, savaşlarla toplu katliamlar yapan, ses çıkartanı
hapishanelerde çürüten… devletler ve buna sessiz kalanlardır.
Politik kimliğimiz ne olduğumuzu açık olarak ifade eder. Ve bu kimliğimiz bu zihniyet için ayrı bir sorundur. Çünkü kimliğimiz insanlığı temsil eder. Yunanistan halkı için kimin tehlikeli olduğu; yaşam pratiği, politik kimliği, savunduğu zihniyet ortaya koyar. İnsani yardım yapanlar değil, insani yardıma engel olanlar suç işlemektedir. Binlerce insanın ölümüne imza atmaktadırlar. Yunanistan halkı için tehlikeli olan tek gerçeklik insani yardımı suç sayan zihniyetin pratiğini yaşatanlardır.
Ve son olarak; ilk günden bu güne bizi yalnız bırakmayan ATİK ve Yunanistan Eylem Platformu Türkiye/Kürdistan başta olmak üzere tüm devrimci demokrat kesime teşekkür ediyoruz. Ve herkesi yürekten selamlıyoruz.”
Kaynak: Avrupa