Home >> Kampanyalar >> Duisburg`ta Göçmenlerin Kriminalize edilmesi üzerine Panel

Duisburg`ta Göçmenlerin Kriminalize edilmesi üzerine Panel

Duisburg|25.11.2018| 3 kasım Cuma günü Duisburg Gençlik ve Kültür Derneğinde, Enternasyonal Birlik tarafından, Almanya`da terör bahane edilerek, ilerici,devrimci, demokrat kişi ve kurumlara karşı çıkarılan, 129 A /B Kanun maddeleri ve „ Münih Koministler Davası“ üzerine panel düzenlendi.

Saat 18:30`da başlayan panele „ Münih Koministler Davasıtutsaklarından serbest bırakılan Erhan Aktürk`ün yanısıra savunma avukatlarından, Frank Jasenski ve Yener Sözen katıldılar. Panel, Enternasyonal Birlikten bir Müzik ekibinin sunduğu bir dinleti ile başladı.

Erhan Aktürk`ün üçbuçuk yıl tutsaklıktan sonra düzenlenen Panele katılması, dostları ve dava arkadaşları tarafından sevinçle karşılanırken yoğun ilgi gördü. Erhan Aktürk üçbuçuk yıldan fazla süren tutsaklık sürecini, ve yaşanan gelişmeleri söyle özetledi.

Nürnberg Cezaevinde tüm tutsaklarla insani ve sosyal ilişkilerimiz koparıldı.Günün 23 Saatini kapalı bir hücrede geçiriyordum. Tutsak alınmamın ardından zorla giydirilmek istenen tek tip elbiseye kaşı direndiğim için çelikten dizayn edilmiş penceresiz, ışıksız bir hücreye konuldum. Saat olmadığı için zaman kavramını sabah, öğlen ,akşam saatlerinde verilen yemeklerden öğrenmeye çalışıyordum. Bir hafta “ ölü bölüm “ denilen hücrede kaldıktan sonra tek tip hücreye konuldum. Hücreye geçtikten sonra tutsak yoldaşlarımı ve diğer tutsakları görme umudunu taşıyordum. Bir saatlik havalandırmaya çıktığımda, tüm koridorların ve hücrelerin boş olduğunu gördüm.

Beş buçuk ay yalnız kaldım. Bu süreç çok zor bir sürçeti. İnsan ister istemez, sesi ,insanları ve tüm canlıları özlüyor.Yaşadığımız bu olumsuz süreçte bizi ayakta tutan, ideolojimiz, siyetimiz ve inancımızdı. Dışarıda kalan yoldaşlarımzın, diğer demokratik güçler ve devrimcilerin bizimle dayanışmaları bize moral ve umut verdi.

Bu dava başından beri faşist türk devleti tarafından yönlendiriliyordu. Bizi dinleyenlerin hemen hepsi türkiyeli idi. Federal Kriminal Dairesi bu tercümanlara görev veriyordu. Bu tercümanların büyük çoğunluğu ırkçı kesimlerden oluşuyordu.

Alman devleti ile türk devleti arasındaki siyasi ekonomik ve askeri ilişkiler bu tür davalarda önemli rol oynuyor.

Almanya`da Demokratik Hak ve Özgürlükler sorunu birinci sorun haline gelmiştir. Hamburg taki G-20 zirvesinde de bunu gördük..Sınıf mücadelesindeki temel sorunlar yerli ve göçmenler için aynılaşmıştır. Bu yüzden elbetteki yerli ve göçmen, demokratik-devrimci yapı ve kurumlarla ortak çalışmamız önemlidir.

Bugün bu dava bizim üzerimizden şekillendi .Burjuvazi boş durmayacak, yarın başka yerli veya yabancı bir gruba başka bir partiye yönelecek. Bu yüzden birlikte mücadele etmemiz, birliğin önemini yükseltmemiz lazım.

Panele katılan savunma avukatları konuya ilişkin ; Paragraf 129 A maddesi 18. Yüzyılın sonlarına doğru, o günkü Padişaha karşı oluşturulan örgütlenmelere ve şahıslara karşı çıkarıldığını belirttiler. 11 Eylül sürecinden sonra politik tutsaklara ve sistem için tehlikeli olanlara yok edilmesi gereken düşman olarak bakmaya ve “ Düşman Ceza Huku“na göre yargılamaya başladı.

Tutsakları savunan avukatlara, müvekkillerini savunmalarında zorluklar çıkarttılar.İlk 5 ay tutsaklarla yüz yüze göröşmemiz engellendi. Savunmalar önceden hakimler tarafından okunarak denetimden geçirildi

Tutsaklara Paragraf 129 B maddesinden dava açıabilmesi için Alman hükümetinin onayı olması gerekmektedir. İçişleri bakanı, Adalet bakanı ve Federal Başbakanlık dairesinin onayı olmadan, bu madde hakkında dava açılamayacağını belirttiler.

Erhan Aktürk`ün sevdiği ezgilerin çalınıp söylendiği müzik dinletisinin ardından panel sonlandırıldı.


Kaynak: Munich davasi