Berlin |15.01.2018| Her yıl olduğu gibi, bu senede ölümsüzlüğünün 94. yılında komünist önder ve öğretmen Lenin, katledilişlerinin 99. yıldönümünde devrimci önderler Rosa Luxenburg ve Karl Liebknecht Almanya`nın başkenti Berlin`de 14 Ocak’da düzenlenen ,,LLL-Demo„ adı altında yapılan merkezi yürüyüş ile bir kez daha devrimci bir ruhla anıldılar.
Alman işçi hareketi ve uluslararası komünist hareketin en kalifiye, en önde duran iki önderi olan Rosa ve Karl, bu iki dağ kartalı, bundan 99 yıl önce Sosyal Demokratların işbaşında olduğu bir dönemde bu hükümetin silahlı güçlerince, Noske ve ortakları tarafından barbarca katledilmişlerdi.
Yıl 1918’i gösterdiğinde Almanya derin bir devrimci kriz içindeydi. Dış koşulların zorlayıcı baskısıyla içteki kriz hızla ve akıl almaz çabuklukla derinlik ve genişlik kazanmıştı. Böylesi bir ortamda işçiler ve sokak ayağa kalkmıştı. Kasım 1918 yılında Berlin’de sosyalist cumhuriyet ilan edildi. Sosyal demokratlar her zamanki gibi devrime ihanet ederek sosyalist cumhuriyetin karşısında yer almışlardı. Karl ve Rosa’nın başını çektiği Komünist Partisi işçilerin bütününü yönetecek durumda değildi ve ancak aralık ayında Alman Bağımsız Sosyal Demokrat Partiden kopabilmiş ve kongrelerini yapmışlardı.
Olgunlaşan devrimci duruma, tarihin akışının yarattığı bu elverişli ve ideal koşullara, elverişli ve ideal olmayan bir partiyle müdahale etmek zorunda kalınmıştı. On binlerce devrimci işçi ayaklanmıştı. Ayaklanan işçiler burjuvazinin acımasız vahşeti ve kurduğu tuzaklarla kitleler halinde katledildiler. Önderleri Rosa ve Karl ise öldürüldü. Parti henüz oportünizmden yeni kopmuş ve henüz güçsüzdü, genç ve deneyimsizdi. Bu durum Karl ve Rosa’nın önderlik ettiği Komünist Partisinin en zayıf yanıydı. Ne ki işçiler sokağa inmişti bile. Uygun olmayan öznel koşullarına karşın, devrim onları hareketin başına geçmeye zorladığında bunda tereddüt etmediler ve “buna cesaret ettim” nağrası eşliğinde devrimin başına geçtiler ve bunu yaşamlarıyla ödediler.
Sosyal demokratların dünya devrimine olan ihanetlerine karşı tavır alan, dünya üzerinde emperyalist barbarlığın sonucu işçi sınıfında oluşan devrimci uyanışa önderlik eden ve bundan dolayı Alman tekelci burjuvazisinin resmi uşakları tarafından 15 Ocak 1919 tarihinde katledilen Marksist devrimci önderler, Rosa Luxemburg ve Karl Liebnecht için Berlin Frankfurter Tor meydanında saat 09:00 `da biraraya gelen ve saat 10:00`da anıtmezara doğru yürüyüşe geçen binlerce alman, türk ve kürdistanlı örgütler emperyalizme karşı en güzel enternasyonal direniş duruşu sergilediler. Yürüyüşe Alman parti ve örgütlerinin yanı sıra Türkiyeli örgütlerde yoğun katılım sağladılar. Yürüyüşe ATİK, YDG, DKP, KPD, Die Linke, MKP, ADHK, MLPD,TKİP, TKP/ML, Jugend Wiederstand, Halk Cephesi, SOL, MLKP, DIDF, SYKP , Antifa, KP , HDK-A ve ÖDP gibi türkiyeli ve alman birçok örgüt bayrak ve pankartları ile katılım sağladılar.
Yürüyüşe yoğun bir katılım sağlayan TKP/ML örgütü, üzerinde beş ustanın (Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao) ve Rosa Luxemburg ile Karl Liebknecht`ìn resimlerinin bulunduğu pankartları ve Partizan flamalarını taşıdı. Partizan kitlesi tüm yürüyüş boyunca attığı almanca ve türkçe sloganlar ile uluslararası sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı.
ATİK`de yürüyüşe üzerinde tutuklu ATİK aktivistlerinin resimlerinin bulunduğu „Tüm Politik Tutsaklara Özgürlük“ pankartları ve flamaları ile katılarak, Almanya`da yürürlükte olan §129 a ve b `nin kaldırılması çağrısında bulundu. Bu yasalara dayanılarak tutuklanan ATİK aktivistlerinin derhal serbest bırakılması talep edildi. Yürüyüşte Yeni Demokratik Gençlik (YDG) tarafından Alman Devleti protesto edildi. Yürüyüş boyunca bir bildiri okuyarak G20 sonrası Alman Polisi’nin muhalif, anti-faşist ve anti-emperyalist güçleri hedef tahtasına oturttuğunu dile getiren YDG, Almanya’da adeta insan avının yaşandığını dile getirdi, polis baskısına maruz kalanlarla dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğini ve bu insan avına karşı mücadele edeceklerini belirtti.
„Geleceği devrimle kazanacağız!“
Ayrıca yürüyüş esnasında Partizan adına konuşma yapan bir kişi; ,,Rosaların katledilişlerinin bu yıldönümü aynı zamanda Ekim Devriminin de 100. Yıldönümü. Dün Alman işçi hareketine ilham kaynağı olan Ekim in ilkeleri bugün de dünya işçi sınıfına yol göstermeye ve onların düşüncelerini tutuşturan kızıl meşale olmaya devam ediyor. Büyük bir yığının emeğini küçük bir azınlığın zenginliği durumuna getiren özel mülkiyete dayalı düzenler hüküm sürdükçe, sermaye-emek çelişmesi var eden maddi ve iktisadi temel sürgit devam ettikçe de Ekimler var olmaya devam edecek, onun ilkeleri ölümsüzlüğünü koruyacaktır,, diyerek konuşmasına şöyle devam etti; ,,Krizler ve savaşlarla el ele yürüyen kapitalist dünya sistemi her yerinden delik bir bisiklet lastiği gibi hava kaçırıyor. Krizin kaosu içinde iktisadi ve siyasi istikrar ve dengesini yitiren sistem, genişleyen yeniden üretiminin önündeki engellerin üstesinden kan ve zorbalıkla, bölgesel ve yerel savaşlarla gelmek istiyor ve bunun için de dünyanın ateşini yükselterek onu yaşanmaz hale getiriyor. Ortadoğu, Kürdistan Coğrafyası ve dünyanın geri kalan alanında yaşananlar bunun en canlı kanıtları. İnsanlık bir avuç emperyalist haydudun bu zalimler dünyasına uzun süre katlanamaz. Tıpkı Ekim, Çin ve diğer devrimler örneğine yaslanarak yanıtını vermede gecikmeyecektir. Yeni bir devrimler dalgası kaçınılmazdır. Şimdiki göreli mezar sessizliği kimseyi yanıltmasın. Bizler 20.w Yüzyıl devrimlerinin ve devrimci girişimlerinin sonuçlarının zenginleştirdiği bir pratik ve teorik birikime dayanarak 21. Yüzyıl devrimlerinin yolunu açmaya muktediriz; yeterki işimizi iyi yapalım. Yeter ki geçici yenilgi ve yanılgılardan sızlanmayalım, gerilere düşmeyelim. Ve inanıyoruz ki, devrimler için maya rolü gören Büyük Ekim ve Çin devrimlerinin yol açtığı devrimci mücadelenin hiç sönmemiş alevinin özellikle sömürge ve yarı-sömürgelerde birikmiş olan toplumsal patlayıcılar deposunu tutuşturarak yeni bir devrimler dalgası yaratması kaçınılmazdır. Devrim dün olduğu gibi bugün de; “vardım, varım, var olacağım!” demeyi ısrarla sürdürecektir. Ve Almanya devrimi yeni bir baskısını mutlak biçimde yapmada gecikmeyecektir. Tarih bu diyalektik yasadan kaçınamaz; diyalektik tarihi çoğu kez uzunca bir süre beklemek zorunda kalsa da. Geleceği devrimle kazanacağız; mutlaka, mutlaka, mutlaka!!!
Umarız ve bekleriz ki, Alman proletaryası bize yeni Rosa ve Karlları verebilsin.,,
Yürüyüş anıt mezara gelindikten sonra sona erdi ve binlerce kişi gün boyunca anıt mezarlığı ziyaret ederek kırmızı karanfiller bıraktılar.
Alman Polisinden Provakasyon
Rosa, Karl ve Lenin’in anıldığı yürüyüş boyunca Alman Polis’inin tavrı da oldukça proaktif olarak yorumlandı. Kürt sembollerine karşı son dönemlerde agresif tavırlar içine giren polis, yürüyüş esnasında kortejlere saldırdı. Kurumların karşı çıkmasına rağmen polis iki kişiyi geçeci olarak gözaltına aldı.
Kaynak: Avrupa