Haber Merkezi |12.01.2018| German-Foreign-Policy sitesinde Alman ve Türk Dışilişkileri Bakanlarının buluşmasına ilişkin yayınlanan makale, konunun güncelliğinden dolayı ATİk Haber Merkezi tarafından çevrilmiştir.
Türkiye’de hız kesmeyen ve artan baskılara rağmen Berlin, Ankara ile ilişkilerini yeniden geliştireceğini beyan ediyor. Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in (SPD) mevkidaşı Çavuşoğlu (AKP) ile son buluşmasında (6 Ocak 2018) ortaya çıkan mesaj, iki ülke Dışişleri Bakanları’nın „stratejik diyalog“larını yenide ele alacakları şeklinde oldu. Dahası yeni savaş teçhizatlarının ihracaatı bekleniyor; Gabriel Türkiye zindanlarında tutsak olan „Yücel Olayı“na atıfta bulunarak bazı ihracaatların buna bağlı ele alınacağını dile getirdi. Alman Dışişleri Bakanı bazı ihracaatların ise Gazeteci Deniz Yücel’in tutsaklığı ile hiç bir ilişkisinin olmayacağını vurguladı.
Düsseldorf şirket grubu Rheinmetall’de türk savaş panzeri Leopard-2’nin planlanan ek güçlendirilmesine dair umutlarını arttırmış oldu.
Türkiye’de 150 binin üstünde devlet memuru yersiz iddalarla işlerinden atılmışken ve onbinlercesi tutuklanmışken, 180 medya kuruluşu kapatılmışken ve 370’den fazla demokratik- ve sivil toplum kuruluşu yasaklanmışken, Berlin jeo-stratejik sebeplerden kaynaklı işbirliğini pekiştirmek istiyor.
Stratejiik Diyalog
Alman Federal Hükümeti Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmenin derdinde. Sigmar Gabriel Goslar kentinde Cavusoglu ile buluşması sonrası „adım adım diyaloğu daha olumlu bir seviyeye çekmenin yarattığı büyük memnuniyeti“ dile getirdi. [1]
İki ülke zannedildiğinden farklı olarak „daha ziyade ortak noktaları ile birbirlerine bağlı oldukları“ dile geldi [2]. Türk adalet makamları geçen haftalarda ve aylarda yersiz iddalarla tutukladıkları birçok Alman vatandaşını serbest bırakmıştı; Ankara’dan, tutukular içerisinde en tanınmışı olan Deniz Yücel’in dahi yakın zamanda hapishaneden çıkacağına dair duyumlar geliyor. Tüm bunlar Ankara ile buzları eritmek için Berlin’e kafi gelmiş olacak ki, Ankara ile yaşanan diplomatik kavgaları bir yana bırakıyor. Gabriel ve Çavuşoğlu, iki ülke ekonomi bakanlıklarına bir sonraki Alman-Türk ekonomi komisyonunun atanmasını „önereceklerini“ karar altına almış bulunuyorlar. Yanı sıra Dışişleri Bakanları kendi „stratejik diyalog“ larını yeniden ele alma niyetinde olduklarını beyan etmiş oldular. Bu „stratejik diyalog“da söz konusu olan mesele „istişarelerin uzun vaadeli oluşturulan biçimi“ne dairdir [3]. Burada Berlin açısından hedeflenen, Türkiye’yi Ortadoğu’da Alman etki alanına çekerek bundan istifade etmektir. Bu „Diyalog“ Mayıs 2013 tarihinde başlatıldı ve açıkça sözde güvenlik politikasını içeriyor [4].
Stratejik Partner
Türk-Alman ilişkileri konusunda Alman tarafının uğraşlarının tek sebebi elbette kaygılar değildir, Ankara ile yapılan mülteci-savunma paktı kırılgan bir seviyede olabilir [5]. Berlin tarafı için en önemli sebep, Türkiye’nin dış politikasında giderek daha fazla kendi istemleri doğrutusunda hareket etmesi, Rusya ve Çin ile daha fazla ilişki geliştirme gayretleridir. Ankara ve Moskova’nın yakın zamanda yakınlaşma hamleleri Batı’nın politik arenasında önemli tatışmalar yarattı; bu durum Rusya, Türkiye ve İran’ın belirleyici ve yumuşak adımlar attığı Suriye politikaları için ve Rus S-400 Hava sahası savunma siteminin Türk güvenlik güçleri tarafınca satın alınmasına ilişkin kararı için de geçerli olmaktadır [6]. Buna paralel olarak Ankara Peking ile de ilişkilerini geliştirmektedir. Aralık 2016 tarihinde Çin ziyaretini gerçekleştiren ekonomiden sorumlu Türk Bakanı Mehmet Şimşek, „ilişkileri tüm alanlarda güçlendirmek istediklerini“ belirtti ve iki ülkeyi açıkça stratejik partner olarak tanımladı [7]. Türkiye halihazırda Çin ve Rusya öncülüğünde kurulan Şangay İşbirliği Teşkilatı’nın (Shanghai Cooperation Organisation – SCO)’nun „Diyalog partneri“ konumunda bulunuyor. Söz konusu Teşkilat askeri alanda da işbirliği konusunda adımlar atıyor. SPD’nin meclis grubu dışilişkiler sözcüsü Nils Annen „Türkiye, Rusya ve Çin’e doğru yönelimi olduğunu açıkça ilan etmiş oldu“ ifadesine yer verdi. Annen devamında „bundan çıkarımız olamaz“ dedi [8]. Bu sebepten dolayı Ankara ile olan ilişkilerin iyileştirilmesi ilan edilmiş.
İnsan Hakları
Belin tarafından atılan adımlar Federal hükümetin kendi kamuoyu önünde sözümona insan haklarının gerçek savunucusu olarak göstermesi konusunda oldukça dikkat çekici. Oysa ki Türkiye 15/16 Haziran 2016 darbe girişimi sonrası önemli oranda bir baskı dalgasını yaşıyor. „Turkey Purge“ (Türkiye tasfiye) sitesinin verilerine göre 150 bini aşkın devlet memuru Temmuz 2016 ortasından bu yana işlerinden atıldılar; 130 binden fazlası geçici olarak tutuklandı, 63 binden fazlası, alışılageldik bir şekilde yersiz iddalarla, bir kısmında ise hiç bir neden belirtilmeden tutuklandı. Bir çok yönetim kadamelerinde bulunan sol ve liberal siyasetçinin yanı sıra 300’den fazla gazeteci tutuklandı, 187 medya kuruluşu kapatıldı, 370’den fazla Sivil toplum ve demokratik kurumun faaliyetleri yasaklandı [9]. İnsan hakları kurumları, Türkiye hapishanelerinde açık bir şekilde artan işkencelere ve askeriyenin azınlık Kürt’lerin yoğun yaşadığı ülkenin doğu ve güneydoğu bölgelerinde uyguladıkları aşırı kuvvete dikkat çekiyorlar. Demokratik haklar, Başkanlık yasasının çıkarı çerçevesinde büyük ölçüde sınırlandırılmış durumda. Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yapılan eleştiri tamamen uygunsuz olarak tanımlanıyor.
Alman Panzer Efsanesi
Türkiye’de baskılar sınır tanımazken Alman Dışilişkiler Bakanı Gabriel, Goslar’da Türkiye ile yapılacak silah ticareti konusunda silah tüccarlarına „umut“ dağıttı. Buna göre Alman Güvenlik Kurulu önümüzdeki günlerde zırhlı araçlar için mayından korunma donanımı konusunda karar verecek. Düsseldorf şirketler grubu olan Rheinmetall, söz konusu ihracaatın Türk ordusunda bulunan Leopard-2 savaş panzeri için ek koruma/güçlendirme donanımı olduğunu idda ediyor. Bu türden „defensiv“ teknolojinin sefkiyatı Alman vatandaşlarının tutsak olması sebebiyle dahi sorgulanmayacağını dile getiriyor Alman Bakan Gabriel: „bu durumun Türkiye’de ki tutuklularla bir ilgisi yok, hemde hiç bir ilgisi yok!“ [10]. IŞİD’in Suriye’de bir çok Türkiye’ye ait Leopard-2 savaş panzerini imha etmesinden bu yana, savaş panzeri için bu ek donanım oldukça önemli olarak görülüyor. Ortaya çıkan zararı telafi edercesine hareket eden Alman medyası konu üzerine: „IŞİD militanları Alman panzer efsanesini yerle bir ediyor“ [11] demektedir. Sigmar Gabriel’e göre saldırı silahlarının kapsamlı bir ihracaatı da aynı şekilde yeniden mümkün olabilecek, tabii ki „Yücel olayı … herhangi bir çözüme kavuşabilirse“ yani Yücel özgürlüğüne kavuşabilirse [12]. Anlatılanlara bakılırsa bu durum, planları olan Rheinmetall için geçerli olabilicek. Rheinmetall’in Türkiye’de bir ortak girişim sayesinde yeni bir savaş panzerinin yapımına katılması anlamına gelmektedir [13]. Gabriel’in açıklamalarından sonra Rheinmetall’in hisse senetlerinde %0,5 artış meydana geldi.
Her yerde çatışma
Alman politikacıları yıllardır Türkiye’nin Berlin ve AB ile daha yakın ilişkiler geliştirmesi konusunda ısrar ediyor. AB-Komiseri Günther Oettinger 2013 yılının başında; „Bir gün bir Alman Şansölyesi önümüzdeki on yıllar içinde Ankara’da dizleri üzerinden sürünerek Türklere yalvaracak ‚Dostlar bize geri gelin’ diye“ sözlerine yer verdi [14]. Bu durumun arka planında ilk etapta Almanya’nın Ortadoğu’ya uzanması için köprü vazifesi gören Türkiye’nin muazzam jeo-stretejik önemi yatmaktadır. Buna ek olarak Alman devletinin bu süreçte Rusya ile olan ilişkilerinde kavgalı olmasını da eklemek gerekir. Moskova, Ukrayna sorununda olduğu gibi, batının yayılmacı politikasına koşulsuz yol vermek durumunda olmayacaktır.
Berlin, Rusya ile olan sorunlu ilişkilerinin yanı sıra uluslararası arenada ABD’ye karşı kendi özgücüne dayanarak küresel bir güç olmanın derdine düşerken, daha fazla çatışmayı uzun süre kaldıramayabilir [16]. Varolan sorunların daha fazla raydan çıkmaması için uğraşılan ülke, aktüel olarak Türkiye’dir.
Kaynaklar:
[1] Gabriel ve Çavuşoğlu Türk-Alman ilişkilerinin propagandasını yapıyor. derstandard.at 06.01.2018[2] Gabriel: Silah ihracaatı Türkiye’de ki tutsaklara bağlı değildir. faz.net 06.01.2018
[3] Türkiye ile stratejik diyalog. bundesregierung.de 12.05.2013
[4] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/5934/
[5] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/6918/
[6] Aaron Stein: Ankara’s Look East: How Turkey’s Warming Ties with Russia Threaten Its Place in the Transatlantic Community. warontherocks.com 27.12.2017.
[7] Tevfik Durul: Turkey sees China as „strategic partner“. aa.com.tr 15.12.2017
[8] „Orada ana vidayı artık çaktık“ deutschlandfunk.de 06.01.2018
[9] Turkey’s post-coup crackdown. turkeypurge.com
[10] Gabriel: Silah ihracaatı Türkiye’de ki tutsaklara bağlı değildir. faz.net 06.01.2018
[11] Gerhard Hegmann: „IŞİD militanları Alman panzer efsanesini yerle bir ediyor“ welt.de 12.01.2017.
[12] Christiane Hoffmann, Klaus Brinkbäumer: „Et oburların bolca yaşadığı bir dünyada vejeteryanlar oldukça zorlanacaklardır“ spiegel.de 04.01.2017.
[13] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/7064/
[14] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/5863/
[15] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/6986/
[16] https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/7307/ ve https://www.german-foreign-policy.com/news/detail/5366/
Kaynak: Avrupa