ATİK | 15.08.2017| Dersim’de 9 Temmuz’dan bu yana çeşitli noktalarda devam eden yangınlar, yapılan “resmi” açıklamalara göre askeri operasyonların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Faşist T.C’nin, daha öncesinde T. Kürdistan’ın da uyguladığı ve Dersimlilerin yabancı olmadığı bir yöntem olan orman yangınları, gelişen mücadeleye ket vurulması amacını taşımasının yanında, Dersim coğrafyasında uygulanmak istenen HES Projeleri, barajlar, siyanürlü altın arama faaliyetlerinin de önünü açma amacı taşımaktadır. Resmi kurumların kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda, yangına müdahale edilememesinin nedeni, “operasyonların devam etmesi” şeklinde belirtilmektedir.. Oysa bilinmektedir ki; Pülümür (Meçi Tepesi, Rabat Tepesi, Mezra Köyü, Kaymaz Tepe, Dereboyu), Hozat (Boydaş Mevkii, Aliboğazı bölgeleri), Nazimiye, Merkeze bağlı Sarıtaş ve Doğantaş mevkileri ile Ovacık ilçesinin bazı bölgelerinde gerçekleşen yangınlar, “terörle mücadele” adı altında estirilen devlet terörünün bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Yine bu yangınlar ile Dersim coğrafyasını insansızlaştırarak, yöre halkının toplumsal mücadeleye olan katkılarını yoketmeyi hedefleyen faşist T.C için ekolojik dengenin bozulması çokta önem taşımamaktadır. Dersim’in ve yöre halkının yaşadığı bu saldırı ilk değildir. Dersim’in tarihler boyudur bu saldırılara maruz kalmasının nedeni tarihsel bir direniş, süreğen bir muhalif duruşa sahip olmasından kaynaklıdır. Daha önceleri boşaltılan yerleşim yerlerine dönüşlerin başladığı bölgelerin yanması da bu gerçekliği gözler önüne sermektedir.
Devlet yetkilileri, “operasyon var” gerekçesi ile yangına müdahele etmezken, kendi olanakları ile müdahale etmek isteyen halk ise, “özel güvenlik bölgesi” denilerek yangın alanlarına sokulmamakta.. Bilinçli bir gözyumma ile coğrafya karanlıklara atılmaktadır. Dersim’de yaşanan yangınlar ve barajlar meseleleri, son yıllarda artan gerilla mücadeleleri ve halktaki sahiplenme refleksinden bağımsız değildir. Özellikle arıcılığın ve hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerin büyük oranda yanması, bir kez daha Dersim’i yalnızlaştırmak istemelerinin göstergesidir… Bu şekilde halkı yıldıracağını düşünenler büyük bir yanılgıya düşeceklerdir
ATİK olarak tüm yerli, göçmen demokratik kitle örgütlerini, kurumları ve ilericileri, Dersim üzerinde bitmek bilmeyen baskıların bugünkü hali olan, HES Projeleri, Barajlar, Siyanürlü Altın Arama ve bilinçli çıkartılan Orman Yangınlarına karşı Dersim’in sesi olmaya çağırıyoruz. Avrupa’da çeşitli eylemlerle Türk devletinin Dersim’de ormanları yakmasını protesto etmeye çağırıyoruz!
DERSİM YALNIZ DEĞİLDİR!
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!
ATİK- Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu
Kaynak: Avrupa