NÜRNBERG | 29.05.2017 | Elimize e-posta yoluyla Almanya’nın Nürnberg şehrinden bir Özgür Gelecek okurunun Yordam Yayınları tarafından yayınlanan Acı Lokma kitabı hakkında düşünceleri ulaştı. Okurun tavsiye ettiği kitap hakkında belirttiği düşünceler şu şekilde:
”Yordam yayınları tarafından yayınlanan Acı Lokma kitabını bir solukta okudum ve hemen herkesle paylaşmak istedim.
Acı Lokma romanı, Fahri Erdinç’in yaşam öyküsünden bir kesit sunuyor. Ege bölgesinin bir kasabasında tütüncülük yapan bir aile çerçevesinde 30 yıllık yaşam dilimi sunuyor. Cumhuriyet döneminin kuruluş yıllarındaki toplumsal ve siyasal ortamı eleştirel bir bakışla sunuyor.
Mustafa Kemal dönemini öyle bir anlatıyor ki; ”İşte bu!” diye haykırdım.
Kaypakkaya yoldaşın, Kemal ve Kemalistler hakkındaki tespitlerinin ne kadar doğru olduğunu romanda göreceksiniz. Seyh Bedreddin’den Sabahattin Ali ve Dersim Katliamına; Hitlerle ilişkilerden Alman ”NSU” motoruna kadar birçok konuya değiniliyor. Ankara’nın Hitleri savunması, Cumhuriyet ve Yeni Sabah gazetelerinin o dönemler Almanları savunan yazıları vs…
Yoksul köylülerin tütün üretimi ve tütün tüccarlarının arasındaki sınıf çelişkileri, başta öğretmenler olmak üzere memurların yaşadıkları geçim sıkıntıları, devletin insanları eğiterek dönüştürmek yerine dayatmayla dönüştürme çabalarının yarattığı çelişkileri kitapta bulacaksınız. Fazla ayrıntılara girmiyorum. Zevkle okuyacağınızı düşünüyorum. Sadece saatçi Şükrü ile Mustafa Kemal arasındaki bir diyaloğu yazacağım. İyi okumalar…
Saatçi Şükrü Kasabada şapkayı kabul etmeyen tek adamdır. Diğerleri baskıdan korkudan giyinmiştir. Kemal bir tek bu adam kaldıysa ona şapkayı giydirim diyerek iddialı konuşur ve huzuruna çağırttırır. Çok pahalı olan şapkasını Şükrü’ye önerir. ”Sen benim şapkamı al, ben senin fesini der” kendinden emin bir şekilde. Şükrü şöyle cevap veriyor ”Bu işin ucunda ip mip yok ya paşam”, Kemal ”Daha neler”. Saatçi ”Eğer bendenizde de böyle kafa olsaydı , elbet belediyecilerden evvel bunu kendim doğrardım da, bizim hatuna verirdim mutfakta tencere tutacağı yapsın diye. Gelgelelim, benim eski kafa şapkayla da yenilenmez paşam. Amma sözgelişi zatınız şimdi bu fesi giyseniz de yeni kafanız eskimez. İşte bundan ötürü, haddimiz olmayaraktan ve de bu işe ters başlandı gibime geldiğinden bendeniz çekiliverdim eve. Zaten şurda kaç yıllık ömrümüz kaldı ki dedim. Gayrı ötesini zatınız bilirsiniz. Boynum kıldan incedir…” Kemal ”Alın bunu götürün. İlişmeyin bu adama. Yalnız sokakta gezip de kötü örnek olmasına izin vermeyin.”
Kaynak: Avrupa