„Onun teorisinin bakış açısında durarak ve pratiğiyle çizilmiş yolu izleyerek sarsılmaz bir kararlılık anıyoruz“ şiarı ile Kaypakkaya`nın ardılları tarafından Ludwigshafen`de bir anma gerçekleştirildi.
„Tarihin öncesinden geliyorlardı
En güzel rengini vermek için
Yeryüzüne
son nefeslerine dek çarpışırken
Türküleriyle marşlarıyla yürüyorlardı
On iki can
On iki sıkılmış yumruk
On iki Partizan” şiiri eşliğinde Aliboğazında şehit düşen 12 yiğit Partizan`ın resimlerinin sahneye taşındığı esnada Umuda Haykırış`ın “Töre” marşını seslendirmesi ile anma programı saat 16.00 da başladı.
“Bugün, Enternasyonal Proletaryanin kızıl mimarı, çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfının Komünist önderi ve Türkiye Proletaryasının öncüsü, şanlı partimiz TKP/ML’nin kurucu önderi İbrahim Kaypakkaya Yoldasın, Diyarbakır işkencehanelerinde, faşist diktatörlükçe katledilişinin 44. yıldönümüdür.” sözleri ile başlayan açılış konuşması saygı duruşu ile devam etti.
Başta Demokrasi, devrim ve yüce komünizm davasında bilimsel teorinin ustaları Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mao olmak üzere ;
“Göğsümüzde onurla dalgalanan
Kavganın bayrağına, sizki al rengini verdiniz
Ey olumsuz halkımız için toprağa düşenlerimiz
Ey yüce oğulları ve kızları halkımızın
Gururla ve sabırla dinlenin şimdi
Kavganizi sürdürüyor yoldaşlarınız” diyen ve faşizmin işkencehanelerini kızıl direnme ruhuyla parçalayan, yiğit kumandan, Komünist önder, TKP/ML 1.Genel Sekreteri İbrahim Kaypakkaya için bir dakikalık saygı duruşuna davetin ardından Gece Tertip Komitesi Kaypakkaya yoldaşı anmak için avrupanın birçok bölgesinden, Kaypakkaya`yı anmak için gelen tüm katılımcıları ve Kaypakkaya`nın ardıllarını selamlayan bir açıklama yaptı.
Anma gecesinde ilk olarak Halk kitlelerinin devrimci ve ilerici değerlerini sahiplenerek onların devrimci türkülerini halkla birlikte haykıran Hozan Kamber sahne aldı.
Sanatın ve sanatçının niteliğinin, sınıfsal ve toplumsal pratiği tarafından belirlendiğini savunan ve sanat yaşamını devrim ve demokrasi mücadelesinden yana olan tavrıyla devam ettiren, Umuda Haykırış`ın sahnesinin ardından, taşınması zor olan bir misyonu, onurluca taşımayı başaran ve bu bilinçle hazırladığı araştırma yazıları ve eserleriyle, ezilen halklara yön göstermeye devam ederek, mücadeleyi pratiği, düşünceleri ve kalemiyle destekleyen Ahmet Nesin konuşmasını yapmak üzere sahneye çağrıldı.
Anma programı baskı, katliam ve yasaklarla dolu topraklarda, halkına ve kültürüne sahip çıkmayı bilen ve mazlum Kürt halkının ağıtlarını, ezgilerini, halaylarını dillendiren, Koma Berxwedan`ın sahnesinin ardından, her türlü yasak ve baskılara rağmen halkın ve onun kurtuluş mücadelesinin safında aktif yer alarak söylemeliyiz türkülerimizi, deyişlerimizi diyen Özden Çiçek izleyicilerle buluştu.
Karadenizin asi ve direngen sesi Erdal Bayrakoğlu`nun KHK aldatmacası ile işlerinden atılan türkiyenin dört bir yanında ve özellikle Ankara Yüksel caddesinde 73 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için salondaki kitle hep birlikte “Bişey yapmalı” şarkısını seslendirmesi salondaki coşkuyu artırdı.
Direnişin ve kavganın bayrağını, onurla toprağında dalgalandıran, yiğit Dersim halkının, acılarını,ağıtlarını, mutluluğu ve direngenliğini, halkının kendi diliyle seslendiren Mehmet Ekici`nin ardından faşizme karşı mücadelenin olduğu her yeri direniş ve başkaldırı alanına dönüştüren aydınlarımız, sanatçılarımızdan dünya halklarının umudunu, direnişlerini, değerlerini çalışmalarıyla buluşturan tiyatro sanatçısı Barış Atay sahneye davet edildi.
Anma Gecesinin program akışı içerisinde HBDH temsilcisi ve Partizan temsilcisinin konuşmalarının yanı sıra, Türkiye de Halk Gençliği içerisinde faaliyet yürüten YDG, Basın ve yayın alanında onurlu bir duruş sergileyen Özgür Gelecek gazetesi ve Partizan dergisinin dayanışma mesajı olarak gönderdikleri videolarda izlendi.
Yine anma gecesine dayanışma mesajlarını gönderen isimlerden birisi de Kandıra 1 No`lu F tipi hapishanesini bir direniş mevzisine çevirmeyi bilen HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ idi. Yüksekdağ`ın mesajının okunmasının ardından, kitle hep bir ağızdan “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı ile yüksekdağın dayanışma mesajını selamladı.
“Faşizme karşı Türkiye’de, Kürdistan’da, Rojava’da omuz omuza mücadele ediyoruz ve savaşıyoruz. Alın terimiz ve kanımız birbirine karışıyor. İbrahim Kaypakkaya yoldaş zafer yolunda yolumuzu aydınlatıyor. Bizi birbirimize yoldaş eden devrim ateşi olarak içimizde yaşıyor. Yolumuz devrim yolunda ölümsüzleşenlerin yoludur” diyerek şehit düşmeden önce Ulaş Bayraktaroğlu`nun anma gecesi için kaydedilen videosu geceye katılanlar tarafından ilgiyle izlendi.
Onlar gündoğumudur, şafaktır onlar
Parlak kızılca bir sabahı çağırırlar
Onlar Kardelendir, baharı müjdelerler
Onlar kavgadır zafere yürürler
Ve onlardır insanca olan.
Cesarettir onlar
Cürettir, isyandır, kavgadır
Yılgın, bitkin ve korkaklara inat
Tereddütsüzce halk için, insanlık için savaşmayı bilen
Ve gerektiğinde yüreğini mavzere sürmeyi öğretenlerden,
TiKKO Rojava Komutanlığı ve Rojava Enternasyonal Taburunun görüntülerinin olduğu sinevizyon kitle tarafından ilgi ile izlendi. İbrahim Kaypakkaya için çeşitli dillerde Rojava’da savaşan örgütler adına tek tek konuşmaların yapıldığı sinevizyon gösterimi süreç özgülünde, yaşananlara rağmen, kitleler nezdinde 45 yıllık mücadeleye olan inancın, nasıl muazzam bir miras olduğunu bir kez daha kanıtlar niteliğindeydi.
“Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara aşarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meseler göğermiş diyorsun, varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Şu oluyorum ipince, kendime siziyorum
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara aşarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim“
sözleri ile sonlanan ve Barış Atay`ın okuduğu Ahmet Telli şiiri eşliğinde „İbrahim Yoldaş“ türküsü ile programına başlayan toplumsal yozlaşmanın hat safhada olduğu ve insani değerlerin günden güne tüketildiği bir süreçte,yıllardır muhalif duruşundan ödün vermeyerek yoluna devam eden ve her şeye inat kavga türkülerini haykıran ilkay Akkaya`nın sahnesi, hep bir ağızdan söylenen kavga türküleri ve marşları seslendirmesinin ardından kapanış konuşması kısmına geçildi.
Yüksel caddesine KHK`lara karşı 72. Gündür direnen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için güçlü alkışlar gönderelim ve “başka etkinliklerde buluşma umuduyla hoşçakalın” sözleri ile İbrahim Kaypakkaya`nın Katledilişinin 44. yılı vesilesiyle düzenlenen anma etkinliği sonlandırıldı.