ATİK’li tutsakların yargılandığı Bavyera Mahkemeleri Türk devletine korunması gereken savunma avukatlarının yazışmalarına ulaşma imkanı sağlıyor. Savunma avukatları yaptıkları açıklama ile yargılamaya ara verilmesi ve bu durumun detaylı olarak açıklığa kavuşturulmasını talep ediyor.
Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu’na dönük 15 Nisan 2015 tarihinde Almanya merkezli gerçekleştirilen ve eşzamanlı olarak Fransa, İsviçre ve Yunanistan’da da yapılan operasyonun ardından Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) yönetici ve üyeleri oldukları iddiasıyla yargılanan 10 devrimcinin mahkemesi sürerken, açığa çıka kimi bilgiler Almanya devletinin TC devletine istibarat sağladığını doğruluyor.
“Bilgiler tespit edilemeyen sayıda tercümanın elinde”
Konu ile ilgili açıklama yapan ATİK’li tutsakların avukatları, savunma olarak kendilerinin bu davada ciddi kısıtlamalara maruz kaldıklarını, müvekkilleri ile ancak bir camlı bölmenin arkasından görüşebildiklerini ve ayrıca tüm savunma yazışmalarının bir kontrol hakimi tarafından incelendiğini aktardılar.
Yaptıkları araştırmalar sonucunda yazışmaları inceleyen hakimin hukuk kurallarını ihlal edilerek yazışmaların kopyalarını Türkiye’de bulunan tercümanlara gönderdiğini belirten avukatlar, bir yıldan daha fazla bir süre içerisindeki savunma yazışmalarının Almanya’da sayıları kesin olarak tespit edilemeyen tercüman ve diğer kişilerin eline geçtiğini öğrendiklerini de söylüyorlar.
“MİT’in bilgi edinmiş olma ihtimali yüksek”
Savunma yazışmalarının bir kontrol hakimi tarafından kontrol edilmesi talimatının CMK’nun 148 maddesi 2. Paragrafına dayandırıldığını, yani CMK’nun 129/a ve b maddesine göre (yabancı) bir terörist örgüte üye olmak suçlaması yapılıyorsa bu uygulamanın hayata geçirilebileceğini belirten avukatlar, “Hukuk devleti açısından oldukça tartışılır olan düzenleme savunma avukatları tarafından bu davada birçok kereler başarısız bir şekilde hedef alınmıştır. Savunmanın bu düzenleme ile bağlantılı olarak, üçüncü kişilerin yazışmaların içeriği hakkında bilgi edinebilecekleri çekinceleri şimdi dramatik bir şekilde doğrulanmıştır” dedi.
Yazışmalar için tercümanların ve tercüme bürolarının hakimler tarafından görevlendirildiğini söyleyen avukatlar “yetkili kontrol hakimleri tercümanın savunma belgelerinin gizliliğini ve güvenirliliğini koruması gerektiği ile ilgili olarak kısmi de olsa herhangi bir önlem almış değildirler. Halbuki yasa kontrol hakimini bu durumda yükümlü tutmaktadır. Böylece çevirilerin yapılması için resmi olarak yetkilendirilmiş tercümanların yanı sıra, bilakis susma yükümlülüğü olmayan tercümanlar da görevlendirilmiştir. Halihazırda hala tercüme bürolarında çevirisi yapılmış savunma yazışmalarının kopyaları bulunmaktadır. En azından bir durumda yazışmalar masraflar gerekçeleri nedeni ile Türkiye’de iki tercümana devamla iletilmiştir.”
MİT’in oldukça yaygın bilgi edinme ağı ve yine Türk makamlarının internet ve postayı tamamen kontrol etmeleri gerçekliğine ve bunun da Almanya tarafından bilindiğine dikkat çeken avukatlar “politik olarak oldukça yüksek duyarlılığa sahip olan bu davada savunma ile sanıklar arasında yapılan yazışmaların içeriği hakkında Türk güvenlik güçleri için oldukça ilginç olan dava ile bilgileri edinmiş olmaları ihtimali yüksektir” dediler.
“Davaya ara verilmeli”
“Bu bilgiler ile sanıklara ve Türkiye’de bulunan akraba ve yakınlarına karşı başka davaların açılması için kullanılabilir. Ve yine bu bilgilerin Alman güvenlik makamları ile sıkı işbirliği (hala devam etmektedir ki) yapılıyor olması nedeni ile tekrar federal kiriminal dairesine ve federal başsavcılığa geri aktarılabilir” diyen avukatlar, yeniden Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’ne başvurarak savunma yazışmalarının tamamen nasıl bir işleme tabi tutulduklarının tespit ve belirlenmesine kadar davaya ara verilmesini ve yine kontrol hakimi talimatının kaldırılmasını talep ettiklerini belirttiler.
Behrens: “Hukuk devleti ilkeleri ayaklar altında”
Yargılanan tutsaklardan Müslüm Elma’nın savunma avukatı Von der Behrens konu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Böylece akla gelebilecek en kötü endişeler onaylanmıştır. Masraflar gerekçe gösterilerek en temel hukuk devleti ilkeleri ayaklar altına alınıp, Türk ve Alman güvenlik makamlarına sıkı bir şekilde korunması gereken savunma belgelerine ulaşmaları sağlanmaktadır. Bu durumda müvekkilim için Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde adil bir yargılamanın yapılması güvencesi yoktur.”
“Düzenlemenin bir bütün olarak kaldırılması gerek”
Tutsak Yeni Kadın üyesi Dr. Banu Büyükavcı’nın savunma avukatı Dr. Peer Stolle ise “Bu durum bize kontrol hâkimi talimatının hayat bulması ancak zanlı ve savunma merciinin temel savunma haklarından muaf edilmesi ile mümkündür. Bu nedenle bu düzenlemenin bir bütün olarak kaldırılmasını gerektirmektedir. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde süren bu davada adil bir yargılamanın görülmesi mümkün değildir” dedi.
Kaynak: atik-dayanisma