ATİK veUPOTUDAK’ın birçok ülkede gerçekleştirdiği “ATİK Aktivistlerine Yönelik Tutuklamalar ve 129 a/b Gerçekliği” panellerinden bir tanesi de 27 Eylül Pazar günü, Fransa’nın Parisşehrinde gerçekleştirildi.
Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) ve Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) temsilcilerinin katıldığı panel saat 14’te başladı.
Panel modaretörünün kısa giriş konuşmasının ardından, dünyada demokrasi, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde şehit düşenler için saygı duruşunun yapılarak temsilcilere söz verildi.
İlk sözü alan ATİK temsilcisi, ATİK aktivistlerine ve TKP/ML faaliyetçilerine yönelik gerçekleştirilen tutuklanma sürecine ilişkin kısa bir bilgilendirme yaparak bu saldırının politik nedenleri üzerine görüşlerini belirtti. ATİK temsilcisi, emperyalist sistemin ciddi krizlerle boğuştuğunu, bu krizlerin başında politik ve ekonomik krizlerin geldiğini; ideolojik krizin ise görece daha az yaşandığını belirterek “fakat süreç açısından egemenler, ideolojik krizlerini derinleştirecek halk hareketleri ve devrimci hareketelere yönelik saldırılarının boyutunu daha da arttırarak bu krizlerin derinleşmesini engellemeye çalışmakta ve bu bağlamda ilk etapta en diri güçlere saldırılarını yoğunlaştırmaktadır” dedi.
Yine Alman emperyalizminin bu tutuklamaları faşist TC devleti ile ortak bir şekilde gerçekleştirdiğine değinen ATİK temsilcisi, görünürdeki tüm çelişkilerine rağmen söz konusu devrimciler, demokratlar olunca Alman emperyalizmi ve TC faşizminin ortaklaştığına vurgu yaptı.
ATİK temsilcisi, tutuklamalar sürecine tekrar değinerek, süreçteki hukuksuzluklara dikkat çekti. Yine tutsak devrimcilerin sağlık durumuna ilişkin bilgilendirme yapan temsilci, tutsakların Almanya’daki hapishanelere yerleştirildiği andan itibaren tecrit ve izolasyonla karşı karşıya geldiğini belirtti.
ATİK temsilcisi, ATİK aktivistlerine ve TKP/ML faaliyetçilerine yönelik tutuklamalara ilişkin “saldırılar büyük, karşı koyuş daha büyük olmalıdır” diyerek, süreç açısından biraraya gelmenin ve bu saldırılara karşı bir dalgakıran oluşturmanın önemini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Ardından söz alan AvEG-Kon temsilcisi, daha önceki süreçlerde emperyalistlerin “terörle mücadele” adı altında göçmenleri ve devrimcileri tutukladığını fakat ATİK’e yönelik tutuklamaların boyutuna bakıldığında saldırının daha kapsamlı olduğunu dile getirdi.
Kısaca Fransa’daki terörle mücadele yasası, “göçmenler yasası”na değinen temsilci, Alman devletinin kendi ülkesiyle hiçbir bağı bulunmayan insanları dahi tutsak ettiğini dile getirerek tutuklamalardaki hukuksuzluğa vurgu yaptı.
AvEG-Kon temsilcisi, böylesi saldırıların göçmen ve devrimci kurumları kriminalize etmeyi hedeflediği ve buna karşı tüm kurumlarımızı sahiplenmek gerektiğinin altını çizerek, bu bağlamda ATİK’le her anlamda dayanışmada olacaklarını ve önümüzdeki süreçte ortak hareket etme noktasında adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Ardından tekrar söz alan ATİK temsilcisi, 129 a/b yasalarının tarihini anlatarak, esasta bu yasaların “terörle mücadele” adı altında ilerici, devrimci hareketlerin engellenmesini hedeflediğini ve emperyalistlerin hem kendi ülkelerinde, hem de kendisi açısından önem arz eden, kendisine bağımlı ülkelerdeki; kendi ideolojik krizlerini derinleştirecek halk hareketlerinin ve devrimci hareketlerin engellenmesi kaygısıyla bu politikaları uyguladığını belirtti.
Konuşmalardan sonra panel moderatörü, kitleye söz hakkı verdi. Bu bölümde söz alanÖzgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Sosyalist Kadınlar Birliği ve UPOTUDAK’ın da bileşeni olduğu CRI (Uluslararası Kızıl Kolektif – Devrimci Tutsakları Savunma Platformu) temsilcileri ile misafirler söz alarak konuşmalar gerçekleştirdi. Bu konuşmalarda saldırıları boşa çıkarmak ve kurumlarımızın meşruiyeti için bir araya gelerek çalışmalar yürütülmesi ve bu bağlamda yerli ve göçmen demokratik kurumların harekete geçirilmesi noktasına vurgular yapıldı.
Görüş ve soruların ardından panelistlerin toparlama yapmasıyla panel sonlandırıldı.