HABER MERKEZİ| 11.02.2024| Berlin’de 20 Aralık’ta Zora üyelerine yönelik yapılan ev baskınlarına ilişkin basın konferansı düzenlendi. Basın konferansına çok sayıda devrimci, antifaşist kurum katılarak Zora ile dayanışmada bulundu. Ev baskınlarına uğrayan Zora üyelerinin, baskına uğrayan Interbüro ve Kafe Karanfil’in avukatları adına Avukat Alexander Gorski’nin katıldığı basın konferansında Zora temsilcisi basın metnini açıkladı.
Avrupa Demokrat Haber Merkezi’nin yaptığı habere göre, ’’Baskı ve şiddete karşı – şimdi her zamankinden daha fazla!’’ diye söze başlayan Zora temsilcisi, Berlin polisinin 20 Aralık 2023 sabahın erken saatlerinde 170 polis ile çoğunlukla öğrencilerin ve gençlerin aktif olduğu kadın örgütü ZORA’nın dört üyesinin ve bir arkadaşının evlerin yanı sıra Interbüro ile Café Karanfil adlı iki mekanı daha bastığını belirterek, evlerin talan edildiğini, evlerdeki kadınların saatlerce süren aramalara katlanmak zorunda kaldıklarını, örgütün bağışlarına ve tüm elektronik cihazlara el konulduğunu, bir kadın yoldaşlarının baskın sırasında gördüğü şiddetten dolayı vücudunun her yerinde yaralar oluştuğunu vurguladı.
„ZORA üyeleri, devrimci Filistinli güçlerle dayanışma amacıyla bir broşür dağıtmakla suçlanmaktadır. Avukatlarımızla birlikte, örgütlü genç kadınlara yönelik bu saldırıyı kınamak için ZORA olarak kamuoyunun karşısına çıkıyoruz.” diyen ZORA temsilcisi, anti-kapitalist, enternasyonalist bir kadın örgütü olarak kurulduğu 2015/16 yılbaşından bu yana cinselleştirilmiş şiddete karşı okulda, üniversitede, işyerinde ve sokakta mücadele ettiğini söyledi.
’’ZORA, kadın cinayetlerinin arkasındaki sistemi sorgulamakta ve nihayetinde kadınları her yerde var olan şiddete karşı isyan etmeye ve örgütlenmeye teşvik etmek amacıyla sadece Berlin’de değil, ülke çapında kadın cinayetlerine karşı mücadele etmektedir.’’ diyen ZORA, enternasyonalizmin ZORA’nın çalışmalarının ana odak noktalarından biri olduğunu ve her zaman da öyle olmaya devam edeceğini vurgulayarak, ‘’kadınlarla dayanışmamız sınırların ötesine uzanmakta, buradaki durumumuz dünyanın geri kalanındaki kadınlarınkinden ayrı düşünemeyiz; nihayetinde ataerkilliğe karşı mücadelenin uluslararası bir mücadele olduğunu biliyoruz. İster Latin Amerika’da ister Kürdistan’da ya da Filistin’de olsun, dünya çapında ezilen ve mücadele eden kadınların saflarında yer alıyoruz.’’ dedi.
Interbüro ve Café Karanfil ile Dayanışma
Interbüro ve Café Karanfil’in de o gece baskıdan etkilendiğini, Interbüro’nun, çeşitli sol grupların semt çalışmaları yürüttüğü ve açık kültürel ve eğitsel etkinliklerin düzenlediği enternasyonalist bir toplum merkezi olduğunu belirten ZORA temsilcisi, Cafe Karanfil’in de yıllardır dayanışmanın örüldüğü tanınmış bir sol ve göçmen merkezi olduğunu, Cafe’yi çalıştıranın ilerici görüşleri ve siyasi çalışmaları nedeniyle Türkiye’de 15 yıl boyunca hapis yattıktan sonra Almanya’ya siyasi mülteci olarak geldikten sonra da yıllarca mülteci hareketinde aktif olarak yer aldığını belirtti. Café’yi basan polisin elektronik cihazlara el koyarak, Cafe’yi de tahrip etmesinin de manidar olduğunu söyledi. Saldırının böylesi dayanışma mekanlarını hedef almasının nedeninin de açık olduğunu belirtti.
Faşist hareketlerin geliştiği dönemlerde solculara yönelik saldırılarda artıyor
ZORA temsilcisi ‘’Bir el ilanında yer alan bir cümle, 170 polis memurunun dört genç kadının evini basması için yeterli oldu. Bu arada AfD’li faşistler, CDU’lu politikacılar ve süper zenginlerle birlikte, göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesini planladıkları gizli bir toplantıyı rahatsız edilmeden gerçekleştirebildiler. “Ampel” hükümeti de yeni kısıtlayıcı iltica yasalarıyla sağa kayışı tetikliyor. İster yeraltında ister devlet kurumlarında açıkça olsun: Naziler yıllardır kendilerini örgütlüyorlar. Hanau’da devlet yetkililerince tanınan bir aşırı sağcının dokuz kişinin canını aldığı faşist katliamın yaklaşık bir hafta yıldönümü, ancak soruşturma sürekli olarak engelleniyor. ‘’ dedikten sonra son haftalarsa gelişen polis saldırılarına değindi.
‘’Gösteri hakkına getirilen kısıtlamalar, örgütlere getirilen yasaklar, polis şiddeti ve keyfi tutuklamalar son ayların normali haline geldi.’’ diyen ZORA, ’’şu anda baskının hedefi haline gelen esas olarak Filistin dayanışma hareketi olsa da, bu saldırılarla zayıflatılmak istenen ilerici ve devrimci güçlerin tamamıdır. Geçtiğimiz yıl anti-faşistlerin kamuya açık yerlerde aranmasına, Lina E.’nin birkaç yıl hapis cezasına çarptırılmasına, Leipzig Kessel’e ve şimdi de anti-faşistlerin Macaristan’a olası iadesine tanık olduk. Luxemburg – Liebknecht – Lenin anma gösterisinde iki yoldaş gözaltına alındı ve Berlin polisi göstericilere saldırarak birkaç kişinin aldıkları ağır yaralardan dolayı hastanede tedavi gördüğünü’’ vurguladıktan sonra, baskının, faşizmin yükselişi ile paralel gittiğini ve devrimci hareketi sindirmeyi hedeflediğini, ‘’ancak şimdi her zamankinden daha fazla onların saldırılarına karşı birlikte duracak, faşizme karşı mücadele etmeye devam edecek ve kendimizin kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz! Baskılarına karşı dimdik duracağız! Saldırıları kınıyoruz!’’ tepkisini gösterdi.
ZORA’nın talepleri:
ZORA, basın konferansında aşağıdaki talepleri de sıraladı:
-Lina, Jo, Dy, Ilaria, Gabriele ve Maja için özgürlük. LLL gösterisinde gözaltına alınanlara özgürlük! Tüm siyasi tutuklulara özgürlük!
-ZORA ve diğer Filistin dayanışma örgütleri ve aktivistlerine karşı yürütülen karalama kampanyasına son verilmesi.
-Café Karanfil, Interbüro ve özel evlerde tahrip edilen ve el konulan eşyaların bedeli ödensin. Tüm suçlamalar düşürülmelidir!
-İçişleri Bakanı Iris Spranger istifa etsin!
– Yoldaşlarımıza baskın sırasında şiddet uygulayan polisler yargılansın.
Av. Alexander Gorski: Polis baskınları hukuksuz ve keyfi
Basın konferansında konuşan Avukat Alexander Gorski’de, son dönemlerde hükümetin tutumuna ve yasalarla toplantı ve gösteri özgürlüğünü kısıtlayan tutumunun yanı sıra polisin ilerici, sol güçlere karşı artan saldırılarını anlatarak, genç kadın örgütü ZORA üyelerinin evlerine yapılan baskının hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, bir broşürden alınan yarım cümleyi suç saymanın hiçbir yasaya sığmadığını belirterek, 170 polisle yapılan bu baskınlarla Filistin yanlısı güçlere gözdağı verilmeye çalışıldığını belirtti.
Birçok yerde Filistin’le dayanışma eylemlerinin yasaklandığını belirten Av. Gorski, ZORA’nın da Filistin’le dayanışmada aktif bir kadın örgütü olmasından dolayı saldırının hedefi olduğunu, basın servis edilen resimlerde polisin çok tehlikeli bir örgüte karşı operasyon algısı yaratmaya çalıştığını, bu saldırıya karşı hukuki olarak mücadele edeceklerini, polis hakkında dava açmaya hazırlandıklarını söyledi.
Polis baskınının güç gösterisiyle korkutma ve sindirmeyi hedeflediğini, ZORA’nın sokak mücadelesinde öne çıkmasıyla da hedefe alındığını belirterek, bununla Interbüro ve Cafe Karanfil’de bir araya gelen çok sayıda genci de korkutmak istediklerini belirtti.
Açıklamaların ardından basından gelen soruları yanıtlayan Avukatın ardından ZORA temsilcisi, baskılar karşısından geri adım atmadıklarını, tersine 20 Ocak’tan itibaren’’Baskı ve şiddete karşı – şimdi her zamankinden daha fazla!’’ şiarıyla kampanya başlattıklarını belirtti. Saldırılara karşı hukuki mücadelenin süreceğini, ancak esas olarak sokakta mücadele edileceğini belirterek, basın konferansı bitirildi.
Kaynak: Avrupa