Dünya proleteryasının ustalarından Lenin’in deyimiyle, “Devrimin kartalı” Rosa Luxemburg, bugün 150 yaşına girdi. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Rusya egemenliği altındaki Polonya’nın Zamosc kasabasında, 5 Mart 1871’de dünyaya geldi Rosalia
Rosa henüz beş yaşındayken, geçirdiği kalça kemiği hastalığıyla daha çocuk yaşlardan itibaren hayatın zorluklarıyla savaşmayı öğrendi. O ne yaşarsa yaşasın doğru bildikleri için savaşmaktan asla vazgeçmeyenlerdendi….
“Bütün Istırapları, Tüm O Gizli Acı Gözyaşlarını, Karnı Tokların Vicdanına Yüklemek İstiyorum.”
Rosa öğrenciyken, okuduğu okulun yakınlarındaki bir kalede devrimcilerin, sosyalistlerin hücrelere atıldıklarını, taş ocaklarında çalıştırıldıklarını ve asıldıklarını görür. Okul döneminde kaleme aldığı bir şiirinde şöyle der; “Bütün ıstırapları, tüm o gizli, acı gözyaşlarını, karnı tokların vicdanına yüklemek istiyorum.” Rosa henüz 16 yaşında olmasına rağmen bu sistemin değişmesi gerektiğini düşünüyordu ve henüz genç yaşlardayken sosyalist mücadelede yerini aldı. Sosyalist düşüncelerin yaygınlaşması için öğrenciler arasında yürüttüğü ajitasyon çalışmaları, kısa zamanda Rosa’nın tanınmasına ve düşman takibine girmesine neden olunca, illegal yollarla İsviçre’ye gitmek zorunda kaldı.
1889 Ekim’inde Zürih Üniversitesi’ne girdi. Felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik eğitimi aldı. Rosa burada, yaşamında büyük etki bırakacak olan devrimcilerle ve tutkulu ama sorunlu bir aşk yaşayacağı Leo Jogiches’le de tanıştı.
O Bir Kadın Olarak, Sınıf Mücadelesinde Birçok İlke İmza Attı
1898’da, Almanya’ya geçip siyasi çalışmalarnı rahat yapabilmek için, sahte evlilik yaparak Alman vatandaşlığını kazanır ve Sosyalist Enternasyonal içerisinde büyük saygı gören Alman Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) aktif bir üyesi olur. Rosa, SPD yayın organlarını gazetecilik ve teorik çalışmalarının bir platformu olarak kullanır. 1900’e gelindiğinde artık Rosa’nın fikirleri tüm Avrupa’da sosyalist çevrelerde büyük yankı uyandırmakta, yazdığı makaleler, kitaplar ilgi görmektedir. Özellikle Eduard Bernstein’in düşüncelerine getirdiği eleştiriler ile öne çıkar. Rosa; teorik fikirleriyle tanındığı kadar, düşmana meydan okuyan dik duruşuyla da tanınır.
Zekâsı, canlılığı ve üretkenliği onun politik mücadeledeki en büyük avantajıdır. Sınıf mücadelesinde bir kadın olarak birçok ilke imza atmış olması, şüphe yok ki o yıllarda hiç kolay değildi. Ancak; kendisine olan özgüveni, bilgiye olan açlığı, disiplinli çalışması, pratik zekası ve çalışkanlığı ile bütün zorlukların içinden sıyrılmasını bildiği gibi, onun teorisyen yanını da açığa çıkartmıştır. Bu üstün ve özel yanları, 1903 yılından Rosa’yı Sosyalist Enternasyonal Başkanlık Kurulu üyeliğine taşır. O artık yalnızca Alman Komünist Hareketi’nin önderi değil, Uluslararası Komünist harekette öne çıkan sayılı kadın önderlerin de en başında geliyordu…
Rosa, Kadınlar Arasında Siyasal Çalışmalara da Kayıtsız Kalmadı;
Erkek komünist partide ve Enternasyonal’de dönemin öne çıkmış tüm ağır toplarına karşı, sözünü söylemekten çekinmemiş, yanlış bulduğu fikir ve pratiklere karşı mücadele etmiştir.
Sevdiklerine karşı içten, düşmanlarına karşı kaplan gibidir Rosa… Adanmış bir yaşamdır onunki! Bunun içindir ki, yoldaşı ve en yakın arkadaşı Clara Zetkin’e yazdığı bir mektubunda; “…görev başındayken, ya bir sokak çarpışmasında ya da zindanda öleceğim” diye yazar.
Rosa, emperyalistlerin savaş politikalarına karşı duruşu, savaş karşıtı mücadelesi ve yazdığı makaleler ile de öne çıkmıştı. Aynı duruş SPD ile yollarının ayrılmasına da neden oldu. Mahkemelerde yargılanan değil, yargılayandı; sık sık karşı karşıya kaldığı tutukluluk sürelerinde dahi üretmeyi bilendi. Tutukluluk yıllarında sayısız makale ve kitap yazdı.
İlk başlarda Clara’nın, kadınlar arasında siyasal çalışma yürütmesi önerisini kesin bir dille reddetse de, sonradan bu konuda makaleler yazıp eksikliğini dile getirir, özeleştiri verir. Özellikle 1. Emperyalist Paylaşım Savaşından önce kadınların savaşa karşı örgütlenmeleri için Clara ile birlikte il il gezmiş, birçok makale kaleme almıştır.
Hayatı Gibi Ölümü de Sıra Dışı
Rosa, yalnızca komünist olduğu için değil, aynı zamanda Yahudi ve kadın olduğu için de karşı devrimcilerin hep hedeflerinde oldu. Rosa hapisteyken, Sovyetlerde 1917 Ekim Devrimi gerçekleşir. Rosa Luxemburg 9 Kasım 1918’de cezaevinden tahliye edildiğinde Almanya’da devrim patlak vermişti. İşçiler ayaklanmış, Kaiser görevden çekilmiş, hükümeti SPD devralmıştı. 1918 Aralık’ında, Almanya’da gerilim hat safhadadır. Noel günü hükümet birlikleri ile işçiler arasında başlayan çatışma tüm Almanya’ya yayıldı… Karl Liebknecht’in, SPD hükümetine karşı kitleleri çağırdığı gösteriler, Spartaküs ayaklanması olarak bilinen ayaklanmaya dönüşmüştü. Hükümet birlikleri ayaklanmayı kanla bastırmaya başladı.
15 Ocak 1919 gecesi Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht, tutuklanıp Eden Oteli’ne götürüldüler. Buradaki sorgu esnasında, Rosa ve Karl’ı öldüresiye işkenceden geçirildiler, sonra da bindirildikleri iki ayrı arabada işkence devam etti… Luxemburg ile Liebknecht aldıkları darbelerle bilinçlerini kaybettiler. Aynı gün Luxemburg başına sıkılan bir kurşunla katledilip, cansız bedeni Berlin’in Landwehr kanalına atıldı. Liebknecht de başından ve sırtından yediği iki kurşun ile katledildi. 25 Ocak 1919’da iki devrimci için çok büyük ve görkemli bir cenaze töreni yapıldı. Liebknecht’in mezarının yanında Rosa için de bir mezar yeri ayrıldı. Rosa’nın cansız bedeni 31 Mayıs’ta, Landwehr kanalında bulundu. Sekreteri ve yakın arkadaşı Mathilde Jakop, Rosa’yı elbiselerinden ve boynundaki madalyonundan teşhis etti. 13 Haziran’da Rosa, yoldaşı Karl’ın yanında kitlesel bir uğurlama töreniyle defnedildi.
İyi ki Doğdun Rosa;
O; sınıf mücadelesinde bir asırdan fazla zamandır dünya proleteryasının kadınlarının yolunu aydınlatan ışık oldu, olmaya da devam ediyor. İyi ki doğdun Rosa… Bu dünyadan geçerken bıraktığın izler hiç silinmeyecek ve dünya proleteryasının kadınları, sınırsız, sınıfsız bir toplum yaratma mücadelesini, senin bıraktığın izleri takip ederek zafere taşıyacaklar. DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN DEVRİMİN KARTALI…
The post “DEVRİMİN KARTALI” ROSA LUXEMBURG 150 YAŞINDA first appeared on ATİK Online.
Kaynak: Avrupa