Pandemi; toplumun sosyal yaşamında bir dizi değişiklikler getiriyor. İlerici, devrimci kurumların çalışmalarına da bu değişiklikler yansıyor zorunlu olarak. Bu yeni çalışma yönteminde, fiziksel olarak bir araya gelip sıkı sıkı birbirimize sarılamamanın, kucaklaşamamanın, birbirimizin sıcaklığını hissedemememizin eksikliğini yakıcı bir şekilde duysak ta, böyle bir süreçte hem teknik alandaki eksikleimizi gidermek hem de yeni yöntemlere uyum sağlamayı öğrenmek noktasında şüphesiz önemlibir yerde durmakta.
Yeni Kadın aktivistleri de; 23 Ocak Cumartesi akşamı onlein üzeri, psikanaliz Aysel Duman ile birlikte pandeminin kadınlara yönelik sosyolojik, politik, ekonomik ve psikolojik yansımalarını tartıştılar.
Yeni Kadın temsilcisi arkadaş, “İnsanlar en çok tanımadıkları, bilmedikleri şeylerden korkarlar. Tıpkı ilk insanların ateşin ne olduğunu anlayıncaya ve onu kendi konrtolleri altına alabilecek duruma gelene kadar korktukları gibi… Corona 19 virüsünün bulaşıcı hızı ve hayati riski yüksek olduğundan, korunmak için azami dikkatin gösterilmesi zorunluluktur. Ancak bu virüsün kısa süre öncesine kadar bilinmeyen, tanınmayan bir virüs olması, koruyucu aşının henüz bulunmuş olmasından kaynaklı halka ulaşımının çok yetersiz olması tehlikeyi büyütürken, toplumdaki korkuların da büyümesine neden olmakta. Vaka ve ölüm oranlarının hızla tüm dünyada yükselmesi, hükümetlerin toplumu bilgilendirmede, aydınlatmada yeterince şeffaf olmaması, basında, medyada dolaşan kirli bilgilerin de etkisiyle pandemi insanlığın kâbusu oldu. Doğallığında pandemiden korunabilmek için maske, fiziki mesafe, hijyen artık günlük yaşamlarımızın bir parçası haline gelirken, egemenlerin “evde kal” çağrıları ile birlikte getirilen kısmi toplumsal kapanma, insanları alıştıkları sosyal yaşamdan uzaklaştırıp, mevcut “doğal” yaşamı değiştirdi ve sosyolojik, psikolojik, politik, ekonomik ciddi toplumsal sorunlar yaşanmaya başlandı.” diyerek açılışı yaptı.
Bütün kriz dönemlerinde olduğu gibi, bu krizin de faturasının büyük parçası yine kadınlara yüklendi. Egemenlerin “evde kal” çağrılarının aksine, Yeni Kadın olarak biz, kadınlara “sokakta, eylemde kal” çağrıları yaparak, elimizden geldiğince, bu süreçte artan kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları başta olmak üzere, pandeminin her noktada kadınlara şiddet olarak yansıdığı özgülünde patriarkal kapitalist sistemi ve politikalarını teşhir etmeye, toplumsal farkındalılığı yükseltmeye çalıştık. Bu çalışmanın bir parçası olarak bu akşam da, psikanalist sayın Aysel Duman ile bu konuları biraz daha derinlikli tartışmaya çalışacağız.”deyip, Aysel Duman’a sözü verdi.
Psikanalist Aysel Duman; “35 yıldır İsviçre’de yaşamaktayım, mesleğime önce pedegog olarak başladım, sonra psikanalist olarak kadınlarla çalışmaya karar verdim. Uzun zamandır bu alanda çalışmalarımı yürütüyorum. Kadın mücadelesini ciddi derecede önemsiyorum bu nedenle de hastalarımın büyük çoğunluğunu Türkiyeli kadınlar oluşturmakta” diyerek, önce kendisini tanıtarak söze başladı. “ Konuya ilişkşin anlattıklarını ise şöyle özetleyebiliriz…
“Ülkeler arasında gördüğümüz adaletsiz toplumsal dağılım, bazı geri bıraktırılmış ülkelerde kendini daha fazla gösterse de, aslında adaletsiz toplumsal dağılım bütün coğrafyalarda vardır. Böylesi kriz dönemlerinde cehalet ve korku iklimleri karşılıklı olarak birbirlerini besleyerek adaletsiz dağılımın görünürlüğünü zorlaştırır. Korono pandemisi krizinde de bu böyle olmuş ve adaletsizliğin temel unsurları olarak cehalet ve korkunun sürece hakim olarak gerçekliğin gizlenebilmesinde önemli unsurlar olarak yansıdığı söylenebilir. Adaletsizlik sistem içersinde, önceden zaten var olan cehalet, onu besleyen, ondan beslenen korkuyla birlikte çok daha fazla yoğunlaşarak adaletsizliğin görünürlülüğünü engeller. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu buna örnek olarak gösterebiliriz. Korku iklimi kendini en fazla salgın dönemlerinde işsiz kalmak, yalnız kalmak, hastalanmak, ölmek, sevdiklerini kaybetmek, onları görememek vb diğer korkularla birleşerek toplumu daha fazla egenemliği altına alır. Korkutulmuş toplum , sindirilmiş toplumdur. Dolayısıyla korkutulmuş, sindirilmiş topluma hükmetmek, o toplumu kontrol altına almak her zaman daha kolaydır.
İçinde bulunulan durumu çözümleyememek, tanımlayamamak, yürünen yolun nereye çıkacağını bilememek, sonraki günde ne yaşanabileceğini kestirememek , yani belirsizlik toplumdaki korkuyu, tedirginliği büyütür. Burada devreye giren cehalet, ürettiği hurefalarla korkuyu daha da büyütür.
Corona pandemisi sürecinde de böyle olmuştur. Örneğin böyle bir virüsün olmadığı vb söylemlerin topluma yayılması gibi…“ Diyerek, yaşanan süreçte toplum üzerindeki korkunun büyümesinin nedenlerini anlattı. “süreçte, bu korkunun gölgesinde sağcı, ırkçı politikaların nasıl güçlendirildiği, böylesi süreçlerde işsizliğin nasıl yükseltildiği, kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarının bu süreçte neden daha fazla arttığı, pandeminin kadınlara sosyolojik, politik, ekonomik ve psikolojik olarak yansımalarının nasıl olduğu ” gibi ciddi konulara vurgu yaptı.
Sayın Aysel Duman’ın sunumunun akabinde, izleyicilerden gelen soruları cevapladıktan sonra program sona erdi.
Yeni Kadın olarak bu tarzda örgütlenen ilk çalışma olmasına rağmen, çalışmanın oldukça başarılı olduğu, çalışmaya olan ilgi ve katılım olumlu olduğu, program esnasında katılımcılar tarafından da sıkça dile getirildi.
The post Yeni Kadın Pandemiyi Tartıştı first appeared on ATİK Online.
Kaynak: Avrupa