Mirabel kardeşler her 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete karşı Mücadele Günü’nde bizi bir araya getirmeye devam ediyor.
25 Kasım 1960’ta Dominik’te diktatörlüğe karşı mücadele eden üç devrimci kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel tecavüz edilerek vahşice öldürüldü. Faşizme ve erkek egemen sisteme meydan okudukları için katledildiler.
Onların vahşice katledilmesi bu günlere gelen kadın mücadelesinin uluslararası bir boyut kazanmasına ve kesintisiz gelişmesine vesile oldu. Kadın cinayetlerine, şiddete, tecavüze, kadınların tarihsel-toplumsal kazanımlarına dönük her saldırıya karşı başkaldırı nedeni oldu.
Kadınların mücadelesi özellikle son on yılda daha görünür hale geldi. Dünyanın dört bir yanında gelişip güçlenen kadın hareketleri eylem biçimleriyle birbirini etkiledi ve tetikledi. Kadın öz savunması örgütlü biçimler almaya evrildi.
Bugün burjuva diktatörlükler kadınların toplumsal kazanımları konusunda aynı perdeden konuşuyorlar. 100 yıllık kazanımlar, kürtaj hakkı, boşanma hakkı, nafaka hakkı hedef haline geliyor.
Emperyalist-kapitalist sistemin ucuz kadın emeğine olan ihtiyaçtan dolayı kadınlar toplumsal üretime daha fazla katılıyorlar. Fakat kadınların uğradıkları haksızlıklar değişmiyor. Ev içinde olduğu gibi çalışma hayatında da ayrımcılığa uğruyor, eşit iş yaptıkları erkeklerden daha az maaş alıyor, yetenekleri bastırılıyor, kriz koşullarında en önce onlar işten atılıyorlar.
Gelişmiş kapitalist ülkelerde bile kadın cinayetleri süreklileşmiş ve sıradanlaşmış durumda. Pandemi koşullarında bu ikiye, üçe katlandı. Almanya’da her üç günde bir kadın öldürülüyor. Fransa’da 6 dakikada bir tecavüz yaşanıyor, geçtiğimiz yıl 109 kadın katledildi.
Kadınlar bu konuda da sokaktalar. Eşit işe eşit ücret talebi başta olmak üzere kadınların kapitalist üretim içindeki eşitsiz konumlarına karşı gerçekleştirilen eylemler, örgütlenen kadın grevleri kadın sorununun sınıfsal muhtevasını netleştirmeye devam ediyor.
Kadınların gerçek kurtuluşu toplumsal bir devrimle mümkündür. Fakat devrime ve sosyalizme giden yolun temel dinamiklerinden biri de “göğün yarısı olan” kadınların mücadelesidir.
Lübnan’dan Şili’ye, Sudan’dan Polonya’ya, İran’dan Yunanistan’a, oradan Rojava’ya kadar dünyanın her köşesinden yükselen isyanların öznesi olan kadınların sıkılı yumruklarındaki güç, gücümüzdür!
Evlerden, sokaklardan, meydanlardan, dağlardan yükselen kadın çığlıkları birleştiğinde dünyayı değiştiren bir fırtınaya dönüşecektir.
Biliyoruz ki; özgürlüğün kıymetini kavrayan hiçbir kadın bundan kolay kolay vazgeçmez!
25 Kasım’da Şiddete Karşı Sokaktayız, İsyandayız!
Erkeğin, Kapitalist Devletin Kadına Yönelik Şiddetine Son!
Kadın Özsavunması Haktır!
Kadına Kalkan Elleri Kıracağız
Jin Jiyan Azadi!
The post DGB: 25 Kasım’da Kadına Yönelik Erkek ve Devlet Şiddetine Karşı Sokaktayız first appeared on ATİK Online.
Kaynak: Avrupa